Bu gece kanadı yanan kelebekler uğradıBu gece kanadı yanan kelebekler uğradı Gözlerine baktım öksüz süt kokulu çocuklar gördüm Yüreğime kor düştü Ve şiir olup yağdım düşlerine Siz hiç annenizin ölümünü içtiniz mi gözlerinden Damla damla yakıcı Binlerce ağıt yüklü süt kokulu ölüm gibi Bu gece de beni yaz Bakarsın melek gibi yanağını okşar ölümüm Bu gecede beni yaz cennete gidiyor anne kokulu ümidim Bu gece uykumu böldü bir çocuğun hayali Gözlerinde ölüme kapanan kirpikleri Ve kanadı yanan kelebeklerin süt kokulu son nefesi öptü mahmudiye düzkaya |
Ne yazmaya varıyor elim, ne konuşmaya dilim. Dünyanın her yerinde kâh burnumuzun dibinde kâh daha ötede hiç bilmediğimiz yerlerde her gün her saat her dakika çocuklar ölüyorken yazacak bir şey bulamıyorum.
Fotoğraflara bakıyorum internette; yıkık evlerin arasında kaçışan çocuklar, cansız minik bedenler, bir babanın elinde soluk yüzlü bir yavrucuk, kandan kırmızıya bulanmış küçücük bir ayakkabı.
O ayakkabıdaki kanda hepimizin parmağı var. Bizim alınterimizle kazandığımız paralar, dönüp dolaşıp o silahın katığı, kurşunu oluyor. Bir gün ayakkabının sahibi gelip, ‘ben ölürken sen neredeydin, neler yapıyordun?’ derse, bilmiyorum ne cevap vereceğim ona? ‘Kızımın yemeğini hazırlıyordum’ mu diyeceğim ? Peki kızım, bu kadar çocuğun öldürüldüğü bir dünyada mutlu olabilecek mi?
Çocuklar kendilerini iyileştirebilirler. Bu yüzdendir hastane koridorlarında kollarındaki damar yoluyla saklambaç oynayabilmeleri, bu yüzdendir gizlice doktor odasına girip epikriz yazılan bilgisayarda oyun oynamaları, bu yüzdendir yüzde bilmemkaç yanıklı olmalarına rağmen, ‘muayene eldiveninin şişirilerek balon yapılmış haline’ sıkı sıkı sarılmaları. Peki ölü çocuklar, onlar da kendilerini iyileştirebilirler mi?
Ne yapılabilir bilmiyorum, insanların birbirini sevdiği, çocukların mutluluk içinde büyüdüğü bir dünya mümkün mü, onu da bilmiyorum. Tek bildiğim biz erişkinlerin içindeki kötülüğün minik yavruları katlettiği. Hoş bu travmadan sonra hayatta kalanlar da hep yaralı olacak.
Ben burada kızımın burnu akıyor diye üzülürken çok uzaklarda bir anne; çocuğunun mezarını kazıyor. Yaşadığı acıyı düşünmek bile insanın akıl sağlığını zorlarken, elimden tek gelen dua etmek ve (becerebilirsem) bu dünyaya iyi bir insan bırakmak. İnsana, hayvanlara, doğaya ve yaşadığımız dünyaya saygısı olan bir insan.
Ve yaşanılanları aklım almıyor, nasıl mümkün oluyor, insanlar nasıl bir ruh haliyle bunları yapıyorlar bilmiyorum. Birileri dünyanın her yerinde, her an öldürülüyor; biz de bunu izlemek zorunda kalıyoruz.
Daha iyi bir dünyaya uyanabilmek umuduyla, sevginizi hiç kaybetmeyin…
Umarım bir daha böyle yazılar yamak zorunda kalmam…