sarıdan ağladık bu akşamdut dalım sarı bağlamam yaramazlığımda düşmeseydi kütüğün kafama ve babam saz oymasaydı senden bana hangi kovuğa sığardı bu alem hangi sızı daha acı sızlardı bana kim çığırtkan olurdu böyle vefalı demli ordular içinde yalnızlıklarıma ben dokunurun sen sökülürsün nasıl sığar içine bu kadar ayrılıklar terk-i diyar edilmiş istasyonlar buğulu şehirler ulu dağlar zorlama beni işte zorlama son türkünün icrası ricasına yemin kilitli parmaklarım beni bağlar ah...sarı bağlamam nakışlı çanağım pusular kurursun el atmadığım perdelerine kabatele gel geçti diyorsun çıraklığın kaç sevdanın zülfü bağlı bamlarında tanığım değil misin sanki vurduğum zaman yandığım öyküye döner mi yaşanmışlıklar ince telin sızladıkça yıllar deme yatıyor sarı rengin morardıkça bir hinliğin var sende saklı neden zar-ı sökün eylersin ortatele yaklaştıkça konuğuma şarlatanım beni tezeneden yaratanım herkesin derdi başka bizim yaramız zaman geceye döner dostlar gider ve yeniden küs’üne çekilir parmaklarım sen kalırsın ben kalırım kasım |