Üşüdü Tenim Sensizliğin SahralarındaSana yürüyorum, ayaklarımda onca sızıyla Mor heybemde kaplan pençesi ayrılıklar Konuşmayı unutan dilimde ahraz bir türkü Göğsümde çıldırtan gürültülü bir yangın Suskun bedenimle yollar aşıyorum Şerha gözlerinin ülkesine az kaldı Ferman çıkar yar aşka, ya katlime Hükmü ödenmiş pervaz sevdalarla Geliyorum kollarında can vermeye… Tükenmiş bir ömrün güz makamındayım Hüzün çiçek açtı her mevsim gövdemde Erkenci aşklar da yaşadım hasatlarda Ç/ağladı/m nice kez zifir karanlıklarda Ecelin süvarileriyle savaştım dağlarda K/ovuldu bedenim yazıtsız mezarlarda Gelmedi vuslatın hercai baharı kırlarıma Aşkı bekliyorum doğumu gecikmiş şafaklarda… Bedeli peşin ödenmiş yokluk biriktirdim sana Denizler gel/gitleri taşıdı tapındığım anılara Yitirilmiş bir ömrün söküklerini diktim kanla Takvimler kopardım örselenmiş günlerden Umuda boyadım sevdanın sarı duvarlarını Yokluğunun yelleriydi inadına göğsümdeki Umarsız anlarda daldım kahkaha sahrasına Vuruldum çırılçıplak huzurun kıyılarında… Sevinçler okşadı tenimi ruhuma sarıldığımda Çürüdüm kaygılı yaşanmışlıkların pazarlarında Üşüdü tenim titrerken yüreğim sahralarında Nefesinin testilerinden sular içtim kana kana Çığlığım korkuma karıştı, korkum aynalara Saatlerin huzurlu telvesinde kaç var aşka Mum alevine sarıldı ah, ben vefasızlığına! … Topla aşkın yelkenlerini, kulaç at yüreğime Aşkla kanıyor denizlerim, sarıl şiirlerime Çok uzaklarda, kuşların yuva yaptığı ıraklarda Ölülerin küskün sarılışlarla kutsandığı dağlarda Hükmüyle kendini asan sevdanın sehpalarında Bir tutam yalnızlıkla da olsa atıl yar kollarıma Karış istersen renklerin hoyrat ve asi çığlığına Huzur ol asırlardır geçmeyen aşk yorgunluğuma… Selahattin YETGİN |