TUALSeni çizdim ömür tualime bu gece halbuki ne de dolu her bir köşesi yer bulmam kolay olmadı beyaz olsun çizdiğim yer diye çabaladıkça uçlarında siyah kaldı öteye gidemem der gibi gecenin gözlerinden öper gibi.. Mesela ayaklarının üstünde bir parça kahverengi kaldı ne kadar kaldırmaya uğraşsam da tek ayak üstünde hayatı kovalamak zordu o yüzden biraz çamur serptim pantolonuna geldiğin yer belli olsun istedim belki de belki de mutluluğu ben süreyim ilk kez istedim gözlerine hep karaydı ya biraz mavi, biraz sarı ve biraz da eylül hüznü çektim kenarlarına acısız mutluluk ne kadar gömülürdü ki aşkın göbeğine ve ne kadar zevk alırdı sevdiği kadının çıplaklığından o çıplaklık ki herkesin önünde serilmiyor meydana verenden çok almasını bilen bir yürek lazım bana... Bir ekmek arası daha hazırladım masada yedikçe doydum zannettiğimiz ama her güne bir lokma daha sığdırdığımız şu ömür treninde vagonlar katar katar sürerken mahşerin atlarını ben seyretmenin vicdan azabını üstüme örttüm hep saklandım karanlık köşelere yüzümü ay görmesin istedim kendimi en çok gören gözlerden gizledim. Ne kadar solgundum ne kadar beyazdı tenim fiske vursan moraracak kadar nazlı görünse de dimdik duracak kadar yalındı halbuki. Hep resim çizdim gözlerimle ömrüme istedim ki bomboş olmasın tualim istedim ki her renk bulaşsın sızlayan fırça darbeleriyle biraz daha karışsın renkler bir birine pembe karıştırsın yanaklarımı en çok kırmızı öpsün dudaklarımı. Sabah geceyi saklarken gözlerinin ardına resmim de bitme telaşının son rötuşlarını yedi fırçamdan geri, geri gidip son kez süzerken eserimi korku boğazıma yapıştı histerik bir çığlıkla ben yine yoktum yanında yine düşmüştüm yediğim fırçanın rüzgarında kaybolmuştum bir başka tualin deniz aşırı kollarında. Ayvazım DENİZ |
harika tebrik ederim.