ESKİYE RAĞBET OLSABir kerecik sorsaydın hasta mıyım, sağ mıyım? Dünyaları verirdin, başım göğe değerdi... Ne sanmıştın ki beni, hiç yıkılmaz dağ mıyım? Hasretliğinden gayrı boynumu kim eğerdi? Yıllarca ümit verip, sonra başından atmak, Hiç yakıştı mı sana böyle çamura yatmak? Sen de terk edil de gör, neymiş hicranı tatmak! Bir görsen beklemekten tüm saçlarım ağardı... D/olgun başaklar gibi yere eğildi başım... Kurudu pınarlarım, akmaz oldu gözyaşım! Uçtu gülistanımdan bülbülüm, güzel kuşum; Göğsüme vura vura, sol tarafım göğerdi... Karardı gündüzlerim, gözüm görmez önümü! Öyle arar dururum kaybettim her yönümü... Hani gelecektin ya, baharın gün dönümü? Oysa gün dönüyorken, gün bembeyaz doğardı! Kalbinde hiç yer yokmuş, hep gönül eğlemişsin! Sahte gözyaşlarınla yalandan ağlamışsın... Benim şu saf kalbimi nasıl da bağlamışsın? Bir düşün, yaptığın hiç kitaba mı sığardı? Artık gelsen de boşa, unutulduk nasılsa... İpten bile indirmem aşkın dara asılsa! Hani bir söz vardır ya; "eskiye rağbet olsa..." Meşhur bit pazarına semadan nur yağardı! Karaman-2014/06 TDK: göğermek: vurma sonunda vücudun herhangi bir yeri morarmak, çürümek. dar: darağacı, idam mahkumlarını asmak için dikilen direk... rağbet: istek, arzu, ilgi, beğeni... Halil Şakir Taşçıoğlu ÜSTATLARDAN: Eğilmez başak mı, var? Sapı vergice eğik, Hayat kimine ciddî, kimine takma bıyık, İhrâma bürünenler, olamaz kardan ayık, Güz gelende püfürür, âşk çayında buhardı!. ...............kadiryeter |