Sözünün Eri Ölüm
Geceyi aklayıp süzüldü yıldızlar
Ten harıyla buharlaşan camlara Cam kırığından yansıdı dolunay Gölgesi kesilmiş kavak ağacına Ve mavi koktu sözünün eri ölüm Ay mahsus mahal kiri az geceye doğurgan Akarsu kıyısında şairi emzirirken kent Mezopotamya’ya has nal sesleriyle çağlar Fırat Kara sevdalar rüyayla işlenirken kanaviçelere Uyur kuş motiflerinde sözünün eri ölüm Tenine susamış teriyle güneşe emek Açmış koynunu acıya solgun toprak İzin sürer kara sabanın itler gecede Dil şiir yeşertir inceden elifçe Yakalanmadan sözünün eri ölüme Bir vakit taçlandı aldığı ölümsüzlükle bedenler İslere bulanıp yanarken sürüldü kör kuyulara Ki yaşayan vicdanlar aynı dili konuşmadı Söndüremedi korlarını ananın göz yaşından başkası İçindeki isyan acısıyla sözünün eri ölümün |