yürekten göçeli çok olduyürekten göçeli çok oldu acı harabelerinde artık kapı tokmağım benim gibi hayat ucubeleri süpürür çöplerimi kısık sesle dinliyorum ümitli şarkıları kulaklarımdan çıkarsa aptal cesaret kıyıcılara av olmasın gizlice doğurduğum düşlerimi nalıncılar kundaklamasın olmamış meyvasına da hor bakılmasın diye kökleri yakılmış aklımdaki düşüncelerin... fare kapanı gibi görünür, oradan, baktığın taraftan belki faktır, irdeleyemiyorum şimdilik, içindeki suret kimindir yani duvarlarım korkuluğudur, tek varlığım aklımın buradalık, görünmezlik gibi, miğferim gibi gözün göz olmaktan başka işlevlerinden kaçışımın domino yıkıcı bazen, hep emzirildiğim günlere büker beni bazen tırmık olur göz, içimde neşelenmeye yüz tutan anız yakığı toprağa döker beni çalılıkların hüznünden tanırsınız ruhumu keser, yüzüme tuz çöker gözü bir tek görür mü sanırsınız? yorgunum yaşam hamallığından, kim kimin yüküdür iğreti havanın, suyun, nefesin tadı boğazımda hep böyle, hep böyle çizgilerim aynacı kervanını bekliyorum, kader deyip geçemediğim bir yolun karşı kıyısında hala uykudayım, yıkıklarımın yatağında ölmüş zannedebilirsiniz, korkmayın bakarsanız bahçeli, balkonlu, kazanı kaynayan yerdeyim ama aramayın, gülüşleriniz canımı yakıyor sebep sorarsanız... |