KIBRIS HATIRASI
Vuslata kanat açtık dördüncü kez mayısta,
Mihmandar Hakan Yozcu, Yavru Vatan Kıbrıs’ta. Hoşça kal edasıyla baktık Çukurova’ya, Yanan bulutlara denk el salladık havaya. Beşparmak dağlarıymış tebessüm etti bize, Sanki rakkas eteği yuva yaptı her dize. Bıçak gibi yararken tekerlekler Ercan’ı, Kulenin kızıllığı andırmıştı mercanı. Çarpışan adımlarla çıktık mahşer yerinden, Heyecan fırtınası kopup geldi derinden. Oğlumuz karşıladı biraz şaşkın gözlerle, Buseye gark eyledik hasret çeken sözlerle. Henüz bitmemişti yol gidecektik Girne’ye, Eskimeyen dostlara içten selam vermeye. Asra bedel saatler tükenince nihayet, Bir kez daha demiştik sabrın sonu selamet. Eğer niyet hak ise hiçbir şey yarım kalmaz, Gelmiş İnci Hanım’la Efrasiyap Gemalmaz. Yol yorgunu olsak da yıl yorgunu değildik, Hocaların önünde saygı ile eğildik. Sohbete revan olduk dün veda etmiş gibi, Huşu ile dinledik Hakk seda etmiş gibi. Pür dikkate maruzdu dudaktaki her hece, Nerdeyse unutmuştuk uyumayı o gece. İlk günün sabahında tatlı bir telaş vardı, Biraz geç kalınınca şoför İdris uyardı. İki araç yol aldı dikkatlice peş peşe, Ada’da yankılandı görülmemiş bir neşe. Girne’nin kalesinde kameralar çalıştı, Misafir olan bile hemen bize alıştı. Yusuf ve Osman Abi verdik yine baş başa, Çok geçmeden göründü ovadaki Lefkoşa. Bakanlıkta bir mola nazik bir kabul oldu, Serdar Denktaş konuştu gözlerimiz hep doldu. Sözde ara bulucu Amerikan Biden’e, Hüseyin Ayan der ki “Kolay ise bir dene!” Ardından Suriçi’nde göz kırptı molihiya, Derviş Paşa Konağı değildi hiç angarya. Arap Ahmet gezilip Selimiye görüldü, Ara bölge telleri bakışlarla örüldü. Merhum Rauf Denktaş’ı dualarla yâd ettik, Türk ruhumuz kabardı sessizce feryad ettik. Selvili Tepe yolu seyrettik doğal parkı, Az kaldı diye diye sonunda bulduk tankı. Teşrif ettik geç vakit sahildeki mekâna, Müteşekkir olmuştuk dost canlısı Hakan’a. “Biraz Erzurum Geldi” Müzeyyen’in dilinden, Şarkılar ışık saçtı udînin kandilinden. Kardeşim Tevfik ile birer şiir okuduk, Gönüller gergefinde bilmem neler dokuduk? Öğretmenevi bizi beklerken gece yine, Gelecek yıl vuslatı mazhar oldu tayine. Başkan Refik Albayrak Karadeniz uşağı, İkinci kez bağladı mihmandarlık kuşağı. Magosa sabırsızdı Pazar günün sabahı, Etrafta uçmadaydı şehitlerin ervahı. Lâkin bizler uğradık önce Yeter Hanım’a, Muhteşem bir kahvaltı can katmıştı canıma. Tarihten ders verirken suskun Maraş bölgesi, Turistlere sığınak yaşlı cümbez gölgesi. Bir sürgün azabıyla baktım meşhur zindana, Dönüşmüştüm âdeta huzurdaki rindana. Namık Kemal seslendi “Hani nerde hürriyet? Bırakın bu gafleti tükenecek zürriyet!” Mahcup bir vaziyette yürüdüm yavaş yavaş, Bekliyordu bizleri Çavuşoğlu arkadaş. Ayaküstü konuştuk dalmadık pek derine, Belli ki pek meşguldü çabuk döndü yerine. Yolumuz bu kez bizi götürdü Barnabas’a, Akıllar karışmasın mum yakmadık biz hâşâ. Salamis’te dillendi harabenin öyküsü, Baki kaldı kubbede Sarı Gelin türküsü. Katliam Çukuru’na yapıldı son ziyaret, Böyle savaş olamaz bunun adı cinayet. Çoluk çocuk üstüne ölüm saçmış silahlar, Hangi dinde silinir böyle büyük günahlar? Muratağa Köyü’nde el açıp dua ettik, Gözyaşları sel oldu sessizce geçip gittik. Son sözcükler döküldü İskele Boğaz’ında, Kavruldu canlar yine firkatin ayazında. |