NEVŞEHİR HATIRASIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın 3. Geleneksel 1984-1988 Türk Dili ve Edebiyatı mezunları Nevşehir buluşmasına ithaf olunur.
Bu yıl bizi bağrına basacaktı Nevşehir,
O yüzden diğer işler edildi hemen tehir. Hacı Bektaşi Veli uzatınca kolları, Yunus Emre misali arşınladık yolları. Ya nasip diye diye tırmanırken dağlara, Toroslardan zindelik uçuştu dimağlara. Boynu bükük dururken tarihî Ulukışla, El salladık uzaktan selam verdik bakışla. Niğde’den ileride sola doğru kıvrıldık, Susamış bozkır gibi hasret ile kavrulduk. Usulca göz kırparken Derinkuyu beldesi, Kulağımı çınlatmış Yeter Hanım’ın sesi. Eridi mesafeler ramak kaldı menzile, Etraftaki yamaçlar döndü beyaz bir kile. Gaipten gel ederken Damat İbrahim Paşa, Nihayet rastlamıştık yolda ilk arkadaşa. Bizler henüz oteli sorup da bulamadan, Dostça bir el sallandı yandaki arabadan. Geç de olsa gelmiştik saat vurunca beşi, Birden bire durakta indi Hakan ve eşi. Sabah erken gelenler dolaşmış gün boyunca, Öyle memnun oldular sesimizi duyunca. Hasrete çelme takıp sarıldık doya doya, Yükseldi sevincimiz Orta Anadolu’ya. Hacı ve Gönül ile tanıştık bir kez daha, O meçhul çay bahçesi dostluğa oldu vaha. Nam-ı diğer ihtiyar olsa da Yusuf abi, Etrafta pervaneydi ev sahibi pek tabii. Biz o gece dostluğu çaya şeker eyledik, Titreyen dudaklarla neler neler söyledik. Bir rüya âlemine uyandık sabah yine, O muhteşem vuslatı kazıdık tüm beyine. Çocukça bir neşeyle çıkıldı erken yola, Kaymaklı Yer Altı’nda ilk kez verildi mola. Uzun kuyruk bekledi aşağıya inenler, Bizlerle nefeslendi yarı yoldan dönenler. Güvercinlik vadisi Uçhisar’ı süslemiş, Çatlamış toprakları nice bağlar beslemiş. Esentepe nazırdır Göreme müzesine, Butik oteller çıkmaz zirvenin hizasına. Güzel atlar diyarı Kapadokya bölgesi, O Ağacın Altı’ndan başka yoktur gölgesi. Karanlık ve tokalı kilise isimleri, Yıllara meydan okur asırlık resimleri. Çömlekte mahir hepsi yenir testi kebabı, Tadı damakta kalır pek doyurmaz ahbabı. Kızılırmak nehrinden Avanos da allanır, Asma köprüden geçen uzun süre sallanır. Ürgüp’te çok meşhurdur Üç Güzeller bacası, Bir çocuk bir de anne uzun olan kocası. Fotoğraf çekilirken dizildik iki safa, Neslihan feryat etti: Siz de çökün bir defa. Güldük koro halinde gök kubbeye dinlettik, Rehberi fazla yorduk en sonunda inlettik. Tatlı bir yorgunlukla döndük otele geri, O akşam tam dokuzda lobi toplanma yeri. Yemekler yenilince geçtik şöyle köşeye, Son program olunca hüzün çöktü neşeye. Vuslat Ateşi dilde bölüm kavuştu marşa, Söyledik bir ağızdan çıktı sesimiz arşa. Duygu yüklü cümleler sanki veda busesi, Gizlenen göz yaşları çatlatmakta her sesi. İlk ayrılan Sevilay düğümlendi kelime, Dostların firkati bu ateş düştü elime. Osman abi ve Sait sabah ayrıldı bizden, Derken acı tebessüm Refik ile Filiz’den. Nilgün ile Müzeyyen beraber gidecektik, Eşim, kızım ve de ben elveda diyecektik. Herkesi saymasam da gönlümdedir yeriniz, Türkoloji aşkıyla parlasın hep feriniz. Mazinin raflarına bıraktık hoş bir seda, Gelecek yıla kadar hoşça kalın, elveda. 27.08.2013[kalin] |
Saygılar...