AçlıkNasıl bir açlıkla doğuyor insan nasıl Sütte beklememiş et parçası sanki Gözler aç Ruhlar aç Mide aç Hepsini aç Kemiriyorlar koltukları masaları duyguları Tiransı Toprağı yağmalanmış Sömürülmüş madenlerin vagonlardaki şarkısı Görmek istediklerine ayarlanmış mercek ve iris Ağı delen mızrak ellerinde Anakarsis En eski tasımız o dolmalı "Var" olanı sürdürmek için dolmalı Yaşamsallığı büyümeyi sistem döngüsünü Bak nasıl dönüşecek her şey Sonrası bildik yaşam süreklilik Nefes aldı dolaştırdı kırmızı kanallarda Boşalttı gün aşırı ve sindirdi Gökten düştü kutudan çıktı göründü Pastayı kesti ve büyük bir dilim yedi -Anne kılıklı bir zebaninin kızını dövdüğünü duyuyorum şu an. Hayır dinlemiyorum asla; maruz bırakılıyorum buna. Parmaklarım duruyor, aklım şerefeye bakıyor, dudağımın kıyısı çekiliyor; içim şaşkın... Ha ne dediniz? "Medeniyet" mi? İşte o, kılıktan öte olamıyor yazık ki. Keşke! Hangi "aç" tası boş o kendi kanını döven yaradılış kazasının?- Yazmayacaktım ama en çok da bunun için yazmalıydım Açlık hep açlık Of Güçmüş otoriteymiş açlıktan başka şey değil Scarlett O’hara geliyor aklıma Bereketi yakılmış toprakta savaş sonrası Elleri havada Gömdüğü yumrular ve savurduğu tohumlara bakıp da - Bir daha asla aç kalmayacağım! Aç kalmayınız! |
sen harikasın
sen şairlerin en kralısın
o kadar sıcak
o kadar duyarlı ki yüreğin
nasıl anlatsam
kelimeler kifayetsiz kalıyor
teşekkür ederim
böyle güzel bir sunuyu
biz şiir severlerle
paylaştığınız için