YürüyorumUyuz ve pireli Kırk kurnaz tilkimi Kanatlı karıncalarımı Masamda dağınık Faturalarımı Bir de çenesi düşük Yanlızlığımı Hapsederek dört duvara Şehir meydanının En kalabalık Ve en civelek kaldırımının üstünde Ciğerimde oksijen Çisem çisem yağmur yüzümde Yürüyorum Havuç burunlu Gözlüklü bir adam Selam veriyor Karşı kaldırımdan Ya çocukluk arkadaşım İlk okuldan Ya da taşındığım Eski mahallemden ......................... Şık bir bayan gülümsüyor Bakışında biraz hürmet Biraz da ima var gülücüğünde Mutlu ve komik halimden ................................ Caminin şadırvanında Abdest alıyor bir kaç adam Çamların altında Üç karalı kadın Acaba kimin ölüsüne ağlıyor? Yürüyorum Ne kadar da mutluyum Gülüyorum-gülümsüyorum Ben bu şehri Tüm insanlarını Çınarlarını-kuşlarını Biraz da kendimi severek Önemsiyor Bir amacım bir hedefim Olmasa da Yürüyorum Felek çemberinde döndürüp Bulgur inceliğinde Ufalarken beni Acımasız taşlı çarkında Ben bıçağımı Ben umudumu biliyorum Evde bırakıp tilkilerimi Karıncalarımı Dır-dır yalnızlığımı Bir de faturalarımı Ağzım kulaklarımda Gülüyorum Bir gülümseme tuttu beni Bir yağmur tuttu beni Yüzümde mutluluk Nabzım ne kadar da yüksek atıyor bugün Şehrin meydanındaki saat gibi yüreğim ............. Yürüyorum Pantalonumun her iki Fukara cebinde Mutlu ve sıcak ellerim Belki biraz ağardı saçım Belki vakit sonbahar Ama durmadan mırıldanan dilimde Sıraya giriyor tüm şarkılar Yürüyorum Bak bulutlar ne kadar Hayat ne kadar Yağmur ne kadar güzel Yürü be oğlum Celal Yürü be Celal Çalık |