İKİ SATIR HAL HATIRŞiir.... Şiir... Şiir Saatimin tik taklarının peşinde dolaşan fikir Hadi söyle! Bu murada erebilecek mutsuz bir şair Yüreğinde okka okka yalnızlık biriktirmiş Ve silsilesi uzadıkça bu nahoş mısraların Ruhunda ki büyüyen bir hezimet olmuş şiir Şiir... Şiir... Şiir... Yazmamı istediğin benden Hep sitemli midir? Doğan Güneş’e bakıp ne söylemeli şimdi? Biraz daha anlatsam yüzünü gizleyecek Günü gece koynuna atan şu hain zaman Biraz daha geçerse beni mevta edecek Satırlarıma vuran kör yakamoz ışığı En sonunda bıkıp benden denizi terk edecek Ben denizi yazmak için beklerken asi aşkı Aşk benim olsa bile deniz yüz çevirecek İmgelerime takılan solucanlı bir olta Balık diye hepsini ağlara düşürecek Şiir şiir şiir diye her gece demlenen çay Bir saat tıkırtısından yükselen fokurdama İçimden boşalırken asırlık eski ayna Görüntüleri silen ve demlenmeyen çay Beyaz bir tavşan kanı Mide bulandırıcı! Şiir diye övdüğün Bizi oyalayıcı... Halımın desenlerine gözünden renk bulaşmış Almış onu Ay içine Kutusunda saklamış... Bir haberci var kapımda beyaz güvercin getirmiş Dili olmayan birine haberci denilir mi? Güvercinle gelen nota bir adres biçilir mi? Şiir... Şiir.. Şiir... Geceyi böyle bitir Başıma üşüşüyor gökyüzünden yıldızlar Aklıma bir mukayyet olabilirsem ala Bir de eskiden gittiğim sığınağım tenhalar Şimdi kalkıp gelmişler ve her an başımdalar Ben uzağa kaçıp giden beceriksiz bir şair Bana şiir yazdırmaya yeminli eski dostlar Sizin için o zaman İki satır hal hatır! Hepiniz yerinizde lazımsınız birine Şiirleri çağlayacak aşık başka kalplere Tenha da bulacağı sessizliğin dizinde Ne mısralar yeşerir yıldızın gözlerinde Beni küçük odamda bırakın şimdi böyle Mum ışığı benimle titreşir gecelerde.... .................................................. |