SUNGUEn mesrûr anımda Yâd ettikçe ismini Dilimin can kesiklerince kanaması Sesimde sözlerimin mevsimsiz ağarması Solması ise Sevda Neyleyim Gözü bağlı gönüllü düşmüşüm Çatısız tavansız malihülyaların musânnâ girdâbına Dudağımın Yarımyamalak tebessümlerine iğnelediğim şarkılarımda Notalarımın reçinesiz kalmış tellere vurup Medcezirlerle dalgalanması Ayakları altında toprağı kaymış mısrâlarımda Anlamlarımın Gövdesi kemirilmiş bir ağaç dalından Boşluklara sallanması ise “Hüzne Merhaba” Sorma Nicedir Yalınayaklarımın harita yırtığı tabanlarına İçirip yolları İki rûyâ arası bir kalkamamazlıkla Serhûmâr koşmuşum Susuzluğu bitek sahraların Ayyâr serâplarına Nedensiz Niçinsiz Nasılsız Kirpiklerimde göğerip nema bulan Abraş ummanlarda yaşamın boğazına takılıp Boğulmak ise “Hayata elveda” Eğmem kaşlarımı Yâr Çizgi düşürmem alnına Azrail’in Ebem kuşağının En koyu tonlarına bulayıp tebessümlerimi İnadına konarım Uçurumların netâmeli kıyılarına Bileğilenen öfkesiyle bir şârin Sana dâir şiirler Ayakları altına alıp çiğnediği bir anda İnsafın geri dursun sevdiğim Ne üzül Ne ağla Ne kendini yargıla Vicdânına sormadan Tek imlâ düşürmeden Sana kalan ardıma Mahvfımı ellerinle selâmla Otantik rûyalarda depreşen yıldızlara Merdiven dayayıp Dilekler adamak ise “Teselliye Saika” Garamî deverânlara hibe edip yarınlarımı Pervâsız Umarsız Yalansız sığınırım Kırık yörüngelere asılı kalan maverânın Kuzgunî kuytusuna Leylalar’ın Masallaşan sanal destânlarına halat atan Bir nâr-ı Beyzâ ise “Gözlerimde Ağlayan Mânâ” Utandırmam sevdâmı Yâr Vermem Sermem hâlden anlamazın Körlükten caymazın ayakları altına Herkese ve her şeye aykırı Yeniden Birdaha Birdaha Ve Son defa yazarım adını Ellerimi eriten tâmûların Ateşten duvarına |
Şimdilerde –zehirli- bir yaban sarmaşığıdır zaman
Gelir, dolanır gövdeme
Kabir toprağı gibi yapışır üzerime
Keşke kurşun dökebilsem
Bütün imkansızların gözüne gözüne
Görüyorsun,
Kendi cinnetimi saçıyorum avuçlarımdan
Son bardak çayıma katıyorum nazarını
Sonra ve daha sonra
Bir bardak okunmuş su niyetine içiyorum
Bütün aczimi
(Bilirsin, hiç büyümedim ben,
Riya düşürmedim sadakatime
Öyleyse durma,
Oyuncaklarımla sakla beni yüreğine
Çocuk niyetine…)
Ahh be nar-ı beyzam
Karanlık şehirlerimin son aydınlığı
Hiçbir kahır küfürle yok olmuyor ki
Sustukça konuşuyorum aslında
Bekledikçe yokluğunu kefenliyorum
Baksana, ne kadar da kalabalık bu yalnızlık
Siretin alev alev yakarken suretimi
Parantezi kapanmamış bir cümlen olsam diyorum
Son noktası konmamış şiir gibi dökülsem diline
Sakın göz ucuyla bakma gözlerimin içine
Önce bil, sonra bul
Sonra huşu içinde
Vur istersen beni içinde
Ya gel!
Bu son demde böl, parça parça et kavrukluğumu
Ram olayım gölgene
Ya da geleyim!
As beni kirpiklerine
Şebnem niyetine...
Şairemin yüreğinden öpüyorum...