Sükûtsuz Bir Ayrılık ÖlümŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sadece 1 dakikalık bir görüntü. Belki de bir yaşamın başlayışı ve sonu gibi. O bir dakikanın içinde çelişkili hayatın düşündüren kareleri, acıtan vuruşları, kanatan bakışları vardı. Bir şiirin sözleri olmamalıydı belki, ancak birilerinin artık bu aykırılığı anlatması gerekmiyor mu? Bir sızının resmini asarak geleceğe Zulmün en ağır taşlarını atıyorlar Yerde kıvranırken saf bir beden Kirli elleriyle kayıtlara geçiyorlar Durgun, acılı bir çehre debeleniyor zulümlerle Kaç düşün içinde büyüttüğü umutları yüzünde Derin bir çığlık atacak, tıkanmış sözcükleri izin verse ‘Vurun kahpeye’ yağmur yıkar kanını, kalmaz yerde. Konuşsa çok şey anlatacak, yüreğini dökecek belki de Göğsündeki karanfilleri sunacak taş atan yobaz ellere Kan sızılı saçlarını serecek, son kez gördüğü güneşe Elleriyle okşayacak bedenindeki cenini son hamlede. Hükmetmek zamana, mutlu seherler umarak yaşamdan Musallasız ölümler ne kadar çok, tecellimiz hicrandan Günahlar çıkartıyoruz biz gecelerin sorgulu kollarından Sükûtsuz bir ayrılık ölüm, geçtik ah doyamadan yardan. Gölgesi kaybolan bir patikadan iniyoruz her gün düze Ruhumuzu kovalıyor gölge, mutluluk hep albümlerde Kefen biçilemez nice bedenlerde sahte fatiha dillerde Bir can daha düştü toprağa, uğurlayın hadi küfürlerle. Göğsümüze koy başını can, bizim yüreğimizde sevgi var Aldırma düzenine dünyanın, öte dünyada da var bulutlar Sil alnındaki ibret kanını, ruhunu elbet taşıyacak kuşlar Biz saklarız günahının vebalini, dinsin yüreğindeki yaşlar. Selahattin Yetgin |
O acı görüntüleri içimiz cız ederek izlerken bunun bilincine bir kez daha vardık.Ona sonsuz şükranlarımızı arz ederken,size gösterdiğiniz duyarlılıktan ötürü teşekkür ediyorum.
Ve başarılı ve anlamlı şiirnizi kutluyorum...
Saygılar...