Kırık Gönlümüzde Asil BayramlarAsırlar geçmiş üzerinden sanki unutuldu kutsal coşkular Düğün dernek şamata, hüsranı yansıtıyor artık ekranlar Süslesek meydanları, tükense stoklardaki tüm balonlar Eskisi gibi kahramanlık türkülerimizi çalsa ah radyolar! Hüznümüz uğultulu bir yangın, üşür olduk Ağustoslarda Unuttuk biz birbirimizi, kimse tanınmıyor kalabalıklarda Sığındık betondan odalara, kibrit çakıyoruz karanlığımıza Güneşi de görmez olduk, kuruttuk bataklıkları enkazlarla Usumda tiz çember sesi, başlar sağda geçiyoruz rap rap Yıktık yüce dağları, üşüdük yalnızlıkla, suçumuz ne Ya rab! Sevgisiz bireyler olduk topyekûn, titrek tenimizde hicap Sığınağımız oldu yalnızlık, sesli düşünmek hemşerim yasak Üşür oldu düşlerimiz, parmak uçlarımızda mor reklamlar Kemikten ayrılmadan et, kokuştu ceplerimizde yalanlar Kahkahaya durdu ölülerimiz, nafakasız kalakaldı yoksullar Bulutları da boyarız bu gidişle, krediyle yaşıyor tutsaklar Kalksa Mehmet’im çukurundan, öğrense neden öldüğünü Çıksa Ata’mın huzuruna, dese yıkanmadan gömüldüğünü ‘Ben şehit oğluyum, söyle vatanımın neden sömürüldüğünü’! Hangi yalan örter bu gerçeği, ‘çal kemancı sol fa mi fa sol’ü’. Selahattin YETGİN |
Geçmişte kutlanan bayramların coşkusuna özlem vardı öfke vardı unutulmuşluklara
Ama umudumuzu yitirmeyelim sahip çıkalım bayramlarımıza ve bu cennet vatana
Hoşça kal