Ayni durum benim de basima geldi birkac kez.

Sebebini sormaya tenezzül dahi etmedim. Nitekim baska bir ciddi sitede eksik tamamlandi.

"KULLUGUM iFTiHARIM"'in neden güne düsmedigini anlayamiyordum. Simdi anlasildi.

Cok güzel siirleriniz oldugunun siz de farkindasiniz. Lâkin, bu siir SIRADISI.

Yorumunuz üzüntüme ilac gibi geldi.

Size de HAYIRLI GECELER SAiRAGAM...

Gardaş benim yazdıklarım sadece ti ye almak adınaydı yoksa ne senin ne de benim böcek kurdele derdimiz yok. Senin çok beğendiğin " Kulluğum iftiharım " şiirine de böcek verememişlerdi. Sağolsun Afet hanım seçkiyi ikaz etmiş.
Bu şiirde ilk dörtlükteki sıkıntıyı ben de biliyorum istesem başka bir kafiye bulurdum. Kafiye adına da şiiri kurgulamayı pek sevmiyorum.
Tek tesellim bazan berbat şiirlerin güne düşmesi. Eskiden o değerli şairlerimizin böcek derdi mi vardı:)) Bahar geldi o böceklerden bahçede bir sürü var onlar bana yeter.
Dediğim gibi bir serbest şiir yazayım ne demek istediğimi ben bile anlamayayım:))
Şaşar gider şiirini yarım saatte yazdım acaba siteye assam mı değer mi dedim. Sonunda astım güne düşmüş şiir, ya ben ne yazdığımı da bilmiyorum galiba.
Neyse ben kaçayım hayırlı geceler GARDAŞ

Söööyle tekrar bir gözden gecirdim dee;

Hayata neşe katan muhabbetler dostluklar
Anılara gömülüp sırayla dağılıyor
Kalan dem’e bakınca boş yereymiş küslükler
Ömrü tüketen yıllar üstüste yığılıyor

acaba, diyorum, kafiyeyi kökte arayip da

dost/luklar....dost
küs/ lükler....küs

baska da bir sey tesbit edemedim. Bu olsa bile, kesin böyle bir kural oldugundan da emin degilim.

HAYIRLI GECELER...

Tek tesellim, kalemi Güclü, sözleri Samimi olan Afet Hanim'in bu siir ile ilgili övgü dolu ifadeleri.

"SINIFI GECEN" bir siire nasil diploma vermezler anlayamiyorum.

Yok...yook. Bu iste paralel bir yapinin parmak izleri olsa gerek :))

HAYIRLI GECELER degerli Agabeyim...

Tevafuk bu olsa gerek Bu sabah kahvaltıya otururken siteye girdim baktım bildiri var yine sizden. Yahu ne güzel bir şey dostların benim sayfamda sohbet etmeleri dedim. Hele de feyz alınacak türden sohbetler. Içimden geçenleri aynen okumuşsunuz. Kusura bakmayın ikramda bulunamadım.Her daim beklerim.
Güzel ve okunmaya değer sohbetiniz için tekrar sizlere tşk. Ederim.
Hayırlı cumalar her iki değerli dosta...

Teşekkür ederim; sizinde cumanız mubarek olsun...İçindeki kederi sıkıntıyı kendine çok görme dünveyi kardeşim... Kalp illaki kederle gamla dolar taşar, çünkü ALLAH taalanın ona yerleştirdiği bir emanet var...Kolaymı o emaneti taşıyan bedeninin hali...

Selamlar, saygılar....

rabbim razı olsun ağam...

şair ağam bize kızmaz hatta nazarlık takar gibi...

çünkü o burada alime hürmet eden zenginağa rolünde, mekan onun ortamı hazrlayan o, sen alim, nasihat eden, ben talep eden talepkar, öğrenci...

görünen köy böyle yani. lami cimi yok..roller herkesin üstüne uyuyor gibi..:))

ilmin sırtı yere gelir mi hiç?

gele gide gide gele okunup düşünelecek güzel örnekler ve anlatım için tekrar teşekkür ederim ağam..

hayırlı geceler.
cumanız mübarek olsun.
şairağamdan misafirperverliği için de rabbim razı olsun.

Şimdi kardeşim; her insanın özünde hakikatler saklıdır...Bunlar nasıl meydana çıkar işte o "nefsini bilen rabbıni bilir" hadisi şerifin manasıdır...Amel ederek, dini emirleri yerine getirmeye gayret et....Dikkat et "gayret" diye tırnak içinde yazıyorum ki, gayretin zaten ALLAH taalanın hoşuna gider ve özünde saklı olan hakikatler sana açılır...Ama unutma ki, merdiven beşer beşer çıkılmaz teker teker çıkarsın...Zamanı gelmeden ağaç meyve verir mi?...Bir tohumun içinde neler var görebilirmisin ? ta ki o o patlayacak, fidan olacak ağaç olacak sonrasında bakacaksın meyvesi nasıl tadı nasıl...Bu mevzular buna benzer....

İnsanın üzuvları meleklerin kontrolundedir...Ama kalp öyle değil orası bizzat ALLAH taalanın kontrolundedir...O yüzden" ALLAH taala kişiyle kalbi arasında tecelli eder"... Misal edebi tanıma konusunda ip ucu olarak şunu söyleyebilirim...Nefsinin dediğini yapma, onun yap dediği şey mutlaka Haktan uzak edepten yoksundur...Ama kalbini dinle o hep Haktan yanadır...Fakat kalbine, kulağını doğrulukla ver...Doğruluk, sadakat, sükut, bunların hepsi edeptir...

Sen kendinde bir takım sorunlar yaşıyorsun bu sorduğun sorulardan aşikar görünüyor...Kendini bu durumda hissetmen gördüğüm kadarıyla bu yola meyil etmiş olman hatta o yola başlamış olman gibi görüküyor...
Kendini bırakma bu alemde kendine mutlak bir yer bulacaksın...
Çünkü; ALLAH resulüne bile ilk vahy geldiğinde, şöyle demişti..." beni örtünüz.Beni örtünüz... O bile daldğı alemde mekan tutuncaya kadar böyleydi...

İlimden nasibin yoksa amelden de olmaz...O yüzden ilmin peşini bırakma ...İlim sırasıyla herşeyi rayına oturtacaktır...

Bilmiyorum yazdıklarım tatminkar oldumu...Bu arada "Mehmet Nalbant" üstadımızada özür borçluyuz söz uzadı sayfanın işgalindeyiz...Kusurumuz affola...Diyerek bir edep örneği vermiş oluyorum Dünyevi" kardeşim...Selamlar, saygılarımla....

ağam, niyet denir ya, niyetler güzel ise kırılganlık orada barınabilir mi?

niyetlerimiz den eminiz görebildiğim kadarı.. böyle olunca da namüsait anlamalar ve manalar çıkmaz kelimelerden sanırsam...

sizin yazdıklarınızdan kırılmak ne haddime.. güzelden bahseden sözlerden, güzele götüren sözlerden kırılınır mıi gücenilir mi ya hu...

her gün her an bir başka ikramı var rabbimizin. bana en büyük ikramı her günahtan sonra tövbe nasip etmesi. kirlendiğimde suyu nasip etmesi. korktuğum da ümit bahşetmesi, çok sevindiğimde hüznü hatırlatması.
suizana belendiğimde hüsnüzanla el uzatması...

yine de bir nokta var aşamadığım, geçemediğim. girdap gibi kendine çekeni kendinde boğan bir nokta. iradeyi elinden alıp iradesiz bırakan bir nokta. tarif edilmeyen bir şey işte.

kibir desem değil
şirk desem değil.
riya desem değil.

belki de bu her üç özelliğin birleştiği bir nokta..

kibrin reçetesi secde.
şirkin reçetesi acizlik veya ölüm.
riyanın reçetesi itiraf veya tövbe.

bu üç özelliğin birleştiği noktanın da reçetesi edep diyorum da edebi bir türlü kavrayamıyor, yaşayamıyorum...

edeple dost olmak için önce edebi tanımalı değil mi ağam..

bana edebin misallerini anlat...örneklerini ver...edep ipinin ucunu nasıl bulacağımızı göster.

aslında her konudan bir edep tanımı çıkarmaya çalışıyorum..

mesela malın edebi zekat
bedenin edebi namaz ve oruç gibi...de yine yaşadığım boşluk dolmuyor...

yel hafif de esse sert de esse savuruyor..

Dünyevi kardeşim, aklıma takıldı diye rahatsız oldum, yanlış anlaşılmasın..."Şeytan bir çağırır sen bin gidersin" diye yazdığım bölüm...Evliyanın sözüdür, neyi nerde bulacağına uygun olduğu için söyledim... Yoksa size "sen" diyerek seni itham etme ya da kızma eylemi değildir... En ufak bir kırgınlık hissetsem bu gece yatamam rahatsız olurum.... O yüzden belirtmek istedim...

Şeytan bir çağırır sen bin gidersin...ALLAH taala bin çağırır sen bir gitmezsin...Sen bu yukarıda verdiğim misalin tersini yap...ALLAH taala kendine gelen hiç kimseyi boş çevirmez mutlak ikramı olur...Akıl ile yola çıkan aradığı edebi bizzat Hakk taalanın kendisinden alır...

ünsüz ağam, edep nedir, sorusuna en güzel cevap: kendini bilmektir diye verilir. kendini bilmek nedir, sorusuna da; Rabbini bilmek diye. "nefsini bilen rabbini bilir" mukabilince.

lakin "edep" hususu bu konuların temeli olsa gerek. ve bu temelin sağlamını çürüğünden nasıl ayırırız? edep elbisesini nasıl giyinebiliriz?

edebin delilleri nelerdir? veya edep satan dükkanlar hangi çarşıdadır? oraları nasıl buluruz, bulduğumuzda ne yapmalıyız?

Eyvallah üstadım; dilimizin döndüğü kadar anlatmak vazifemizdir...Ki, hemen her amelin mükafatı ahrette verilecektir...Ancak, nasihat müminleri ayıktırmak müstesna...Bunun mükafatı dünyada iken verilir... Fakat ben şahsen mükafat gözetmeden, ALLAH taalanın emri olduğu için ifa etmeye çalışıyorum...

Çünkü, ayet der ki; "müminleri ayıktır.Hatırlat. ki bu ayıktırmak müminlere faydalar sağlar.... Selamlar, baki saygılarımla...

Arkadaşlık ve dostluk adına aydınlatıcı çok güzel bir paylaşımdı Üstadım yazıyı kopyalayıp arşivledim. Allah razı olsun.
Selam dua ve muhabbetle...

"İlim meclisinde gezdim, aradım kıldın taleb. İlim en gerideymiş illa edep illa edep"... Hakkaniyet bir söz, eğer dinleyene tesir ediyorsa o kimsede edep var demektir....

"Arkadaşlığın sınırı nerde başlar nerde biter?... Öncelikle "yaradanı severim yaradandan ötürü" gereğince hiç bir kulun şahsına darılmaya hakkın yoktur...Darılırsan ameline darılırsın, o kişi kötü amelini düzelttiği vakit yine senin kardeşindir... Ancak, aşikar kötü olduğu belli olan insanlardan sana uymadığı için uzak durursun...Neden uzak durursun?... Arkadaşının halini, davranış ve sözlerini kur ana ve sünnete tabi tutarsın onlara uymuyorsa sana da uymuyor demektir...Kalp kırmaya gerek kalmadan o arkadaşlık başlamaz ve herhangi bir mesuliyet altına da girmemiş olursun...Yani arkadaşlığın ne üzre başladığı önem arzeder...Yok, hakikatten uzak nefsani işler için başlamıssa bir arkadaşlık o bitmeye mahkumdur...Çünkü, nefsin hayırlı olan şeyleri arzettiği pek görülmemiştir...Tabi nefsin her arzettiği şer midir?... Onun da usülü var, o nefsinin istediğini ince bir hesapla tartarsın. Bakarsın o istek seni Hakka yakınlaştırıyorsa amenna, yok Haktan uzaklaştırıyorsa öyleyse o şeytandandır...

İnsanoğlu her zaman ilim talebinde bulunacak fakat bu ilim onun edebine edepler katması için olmalıdır...Aksi halde edebin olmadığı her ortamda fitne, saygısızlık, kopukluklar ve haksızlıklar olacaktır...Düşünün ki Peygamberlerin zamanında bile fitne her zaman için kendini göstermiştir.Şimdi ki zamanı artık sen düşün dünyevi kardeşim....Onun için arkadaşlık, dostluk olsa bile bunun sınırını, başlaması ve bitmesi hususu o senin bu şerbeti içmek istemene bağlıdır....Ama hangisi daha iyidir, onu aramazsan sormazsan...İşte bu olmaz....Selamlar, saygılar....

bu muhabbette bir tecrübe aktarımı gibi bir şey oldu...:) heybeme koydum.

aklıma takılan dostluğun, arkadaşlığın sınırı nerede başlar, nerede biter...

çünkü bir çok muhabbet sınır ihlalleri yüzünden kopuyor...?

Bu kıssadan çıkacak bir diğer sonuç da; demek ki en ağır yük gönül yüküymüş. eyv Üstadım güzel bir paylaşımdı.

Çok tşkler Turgut bey
Selam ve dua ile...

Çok tşkler, Rabbim bizleri dostsuz bırakmasın yoksa yaşayan ölüden farkımız kalmaz ve dünyada sadece vakit geçirir hale düşeriz.
Selam ve dua ile...

Çok tşkler Selma Hanım.