dönence
böyle sessiz sessiz düşündüklerim
alimim dedikçe cahile döner gül mü güzel güzel mi güldür acep bülbül pencerede sefile döner bu sefillik anlatılmaz denir ya şerbet niyetine geçer zehir ya düşlere de verdiğimiz mehir ya elimizde kalan tebdile döner çile mi efkar mı ağrı mı yar mı dil belası mı bir başka diyar mı geç mi erken mi yoksa ihtiyar mı doğduğum gün elbet “adil”e döner yürürüz bir zaman bir vakit bir an yorgun düştüğümüz yaşamdır vatan sürünür dururuz neyse lamekan kendisini bilen temsil’e döner dolar miadımız bitmez yalnızlık nefs elinde akıl hep ahlaksızlık arifin gafleti ızdırapsızlık tarifi öznesiz faile döner deprem vurur dağ yarılır sel akar gök devrilir gönül titrer göz bakar yakar bağrımızı yakar mı yakar can bu ayrılıkta tahlile döner gel dedikçe gelmem diye seslenir yar çilesi zannetmem ki uslanır daha yok mu dedikçe göz puslanır gözyaşı vuslatta kefile döner geçmiş dursun ati gitsin an sussun düş kabus olursa gönül kan kussun aşığı görende gün kime küssün gece deryasında sahile döner hay dünyevi mecnun musun değilsin dersin ki önümde çöller eğilsin sabret aşık olan yarini bilsin yarine has aşık halile döner |