ŞİİR
bu şehri ışıkları söndüğünde anlarsın.
öksüz kalır minareler mavi dumanların arasında, yorgun işçilere rastlarsın kaldırımlarda... her kes tanıdık gelir sana, hiçbiri tanıdık değildir oysa... garipler bilirim sokaklarda yürüyen, ve şakakları çizgilerle öpülen. oysaki bu şehir çıkmaz sokaklarıyla meşhurdur, uzun kıvranan yollarıyla, suskunluğunu alır zarifçe koynuna. uyursun geceleri ıslanan ruhunla. güneşte süzülür bu şehirde, yağmurda iner yeryüzüne, kimse yabancı değildir sana, yaralarını bilir bilir de kanatırcasına... kimse gelirken sevmez bu şehri, ancak terk ettiğinde anlar sevdiğini. tıpkı şehirlerarası otobüs terminali gibi. cam kenarı olduğunda anlarsın yalnızlığın halini. gülümser her sabah önlerinden geçtiğin evler, gri boyalarıyla namütenahi zamanlarda, belki içinde açtığın bu ütopyada. kalırsın bir başına. ıslık çalar bilmediğin bir rüzgar, bir kalbe nazikçe dokunursun, krizantemler, güller koklarsın. ya da bilmediğin bir adı çalarsın birinden, şairliğinden utanırsın! Bu şehri sevdiğinde değil terkettiğinde anlarsın... |