Yavrusunu Yiyen Kedi
her gece
başka bir rüya görüyorum her gece farklı bir mevsim üşüyor içimde, ben ki bahara çözülmeyen kardanadam her gece üstümde dağlar yığılı, her gece içimden geçirir biri karanlığı anlatamam... ağır bir baş kesik gibi durur boynumun üstünde, şaşkın bir akıl tutulması her gece eski hali herşeyin her gece başka bir yürek kanaması sen.. tükenen ömrümün son depremi sen yaşamak ve unutamamak, savaş ve barışın ikilemi... zaten aşk senin dudağında ki kırmızı ruj benim itiraf etmek zorunda kaldığım pembe yalan. kim kimin için heba eder kendini bu zamanda, sen dudaklarını sileceksin birazdan ben gerçeklerimle yüzleşeceğim. boşuna boğazlamıyor insanlar birbirini yirmibirinci asırda, umarım anlamışsındır bu şeytan oyunlarını bir daha söylemeyeceğim.. ne çelik yüreksin sen bakışların ağlayan melek duruşun başı gözü güzel beyaz kuğu, nasılda dize getiriyorsun acılı bir duman sarısında ki buğu, gözbebeklerinde fırlayan işkenceler kalıntısı, tüm haksız kavgaların dillere pelesenk şarkısı filistin askısı. zehirler bal durur dilinde koparır göğsümün üstünü zerkedersin her seferinde. suyu ateşe veren diş(l)i efendi ah sen ah, yavrusunu yiyen kedi. Faruk Civelek |
ne güzel betimlenmiş kırmızı ruj ve pembe yalan...
mı ? pembesi gidip tozu kalıyor malesef ....
kutluyorum usta kaleminizi saygılarımla