Şiir ...
Etkisi kalmamıştır
bir oda yalnızca bir su bardağına hapsolmuş açılmıştır kapaklar benim kemirilmiş mürekkebim ölümün en aç halindeydik yalnızlık dışardan anlaşılan birşey değildir... Çok düğmeli bir elbisedir gece yatalak bir hücredir yatak kendinden bile saklanan aynadır gerçek yolların tehlikeli yanlarıdır yaramazlığımız gök tozludur verem bulaşır sessizliğe kanayan ciğerinden öksürtür ölesiye çınlar acım acım aynadan atar kendini boşluğa kapıp koyuvermişim herşeyi çiçekten yarattığım evler kerpti başımıza ve bir döngünün karnında yeniden doğdu ellerimin içinde kendi kendini bıçaklayan yazgı... aynanın kafiyesi tek gözlü ve dikişli uçsuz bir yara bağırır kendi görüşünüşünden dikenli, ve o kadar kanayarak , çağıran, israftır düşüncem devamlı boşa giden ...içimdeki yaralarla konuştum tuz bastım acıyla dost oldum kucakladınmı yalnızlığı benim kollarımla. Kırmızı bir leke hayatımın yayıldığı aynadan korkuyorum benim zaafkar genetiğim kırmızı bir iz le vazgeçtim insanlıktan isyan tartılarına koydum kendimi nefret kuşattı kırmızı kurdelalar taktı uzlaşmazlık kapılarına yaramın üzerinde yaşadı diğerleri yaram kadar çirkin kırmızı ve işe yaramaz. ayaklarım durur gitmekten zayıf kahverengiyle ıslanır, parçalanır üstümde üstüme geldiğinde. gördüğüm çorak bedenimi küle yatırmış, boğuluşlar senin acıların gitmez bir yere koparsam başımı gövdemden... |