KiremitlerYatıyor! Göğsüne hançer gibi inmiş güneş- izler, Kıvrımlar üst-üste binmiş, ağır dehlizler. Hareketten kısıtlı preslenmiş öylece çamur, Yanıp- kavrulacak belki bin yıl sonra hamur... Mertekler dost, esnemez; kırılmasınlar diye, Anne bilmiş ikisi birbirini, biri toprak- ağaç hediye. Gönlüne düşmüş dam üstünde sessizce hüzün, Ağlaşıp- dururlar gece- gündüz, yazın- güzün... Kıyısından çinko suluk sarar kiremitleri, Gün olur erir- çöker, nice kuşun su demlikleri. Akar ucunda lehimli, seyahat eden gökteki su, Kiremitlerle çarpışır, aşınmaz zenginlikleri Hû... Eklenmişler yandan, önden ardından kelepçeliler! Tutunmak üzere çentiklerinden terlemekteler. Kırılmış dostlar yaz sıcağında değiştirilirler, O parçalar şanslı aslına daha tez dönüşürler... İnsana ev; evlere dam; damlarda kırmızı kiremitler, Kâh depo, kâh cephânelik, çoğunda insanı korur- bekler. Sel gelir alır- götürür evi, şanssızlar engin denizdeler, Kum örter, çamur gelir, kader bir; su çekilir, Şehrin uzantısında karaya dönüşür, aslına çevrilir... Kiremitler. Ahh o kiremitler, ne sıcaklar- soğuklar gördüler, Sanma konuşmazlar; Kadir’le dillenir- söylerler. kadiryeter Kadir Yeter. 09.4.2014 TRABZON. Sitemizde ilk yayını: 28.7.2009 www.edebiyatdefteri.com/siir/258497/ |
Yeni moda;
Şıngıl, renkli saç....
Daha adını sayamadığım bilmem kaç türlü şey.
O eski oluklu kiremitler şimdi nostalji oldu.
Turistik yerlerde bazen görüyorum.
Ama eskileri gibi değil.
Daha büyükçe.
Dünya değirmen be Hocam.
Bizler taşları arasında öğütülen buğday.
O bile olamıyoruz.
Çünkü o bir nimet.
Bir acın kursağını dolduruverecek kadar kutsal...
Nereden nereye geldik.
Kalemine gönlüne sağlık.
Selam ve saygılarımla.