BİR HÂLLER OLDU BİZEŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ---------------------------------------------
ŞAİR ARKADAŞLARIMIN KATILIMLARI. ---------------------------------------------- BİZE NAZAR MI DEĞDİ? Şeytan musallat oldu uzaklaşınca dinden Hedefi şaşırmışız habire koşuyoruz Herkes temizlik yapsın önce gönül evinden Neden elin eşiğin habire deşiyoruz? Ayaklar baş oldular, başlarda şimdi ayak Eşi dostu kayırdık onlara çektik kıyak Küfüre rahmet dedik baştacı oldu dayak Arkamızda dayımız var diye şişiyoruz Ne küçük seviliyor, ne büyüğe saygı var Her şey dünya telaşı yüreklerde kaygı var Vicdanlar kararmışlar; ne bir his ne duygu var Bozduk ölçü tartıyı haddimiz aşıyoruz Soytarılar çoğaldı bakmaz kendi haline Durmadan kuyu kazar ne geçecek eline Başkasının suçunu dolamışlar diline Kabuk tutmuş yarayı neden hep kaşıyoruz Kınalıyı es geçtik, hep süslüde gözümüz Bunca halt işliyoruz, kızarmıyor yüzümüz Özümüzü terk ettik, ondan geçmez sözümüz Kalpte sevgi yerine nefreti taşıyoruz Yusuf der ki yüzümüz güler bir gün inşallah Doğru yolu bulandan eylesin bizi Allah Sevelim sevilelim gelin haydi Bismillah Koşun elele verip beraber coşuyoruz Yusuf Giraz ---------------------------------------------- PERDE KALKTI ARADAN Kiminin kaleminden damlıyor al kızıl kan Çekmişiz kılıçları, yarayı kaşıyoruz Ateş sarmış bacayı, yanıyor bütün her yan Nasıl geldik bizler bu oyuna şaşıyoruz Bilip-bilmeden atıp-tutar binlerce kişi Kardeşi kardeşine düşürmek onun işi Kafamıza, gözümüze fırlatıyor taşı Sanki ölümlerden ölüm beğen yaşıyoruz Fitne girmiş araya, revaç artık düşmanlık Kimse duymuyor yaptığı işlerden pişmanlık Hayatları karartmak basit, hatta bir anlık Eller yumruk yukarı, dinamit döşüyoruz Kırıldı mızrap, telim, inlemiyor hiç sazım Akrabalık yok olmuş, dosta geçmiyor nazım Halimiz sos veriyor nasıl gülsün ki yüzüm Hazan vurdu kurudu yaprak gör..! düşüyoruz NURANİ unutulduk, selam kalktı aradan Arkadaşlık, ahbaplık yapmacık hep sıradan İşlerimiz karmaşık, yardım etsin Yaradan Allah muhafaza...! Cehenneme koşuyoruz Osman NURANİ ---------------------------------------------- BİZE NELER OLDU BÖYLE? Eskiden belli idi yârenim kim, düşman kim? Bir şeyler oldu şimdi, karman çorman tüm işler. Belli değil tövbekâr, nâdân olan, pişman kim? Sırtımdan vuran kimdir, kimler kalbimi şişler? Bize bir şeyler oldu değişti tüm umutlar. Bayram-seyran değişti, değişti bak tüm kutlar. Deve çoktan yutuldu, çoktan bitti hamutlar. Şimdi moda yamyamlık, insan insanı dişler. Erkeğimiz Nurullah, Kadınımız Nuran’dı. Ne hanemiz tarumar, ne fikrimiz virandı. Hedefimiz Turandı, rehberimiz Kur’an’dı. Bize bir şeyler oldu, değişti bütün düşler. Saçlarda postiş şimdi, hani benim örüğüm? Demir dağlar delmiştik, hani benim körüğüm? Kürdüm ayrı saz çalar, bir acayip Yörüğüm. Arifane yok şimdi fast foood oldu tüm aşlar. Gangam styl le coştuk, unutuldu bizim saz. Ozanın sazından da almaz olduk artık haz. Koyun dedik millete, bidon kafa, beyni kaz. Timsahların gözünden iniyor şimdi yaşlar. Bize bir şeyler oldu, nasıl böyle dağıldık? Bizler birbirimize böyle düşman değildik. Menfaat bir noktaydı, virgül gibi eğildik. Gözler öfkeyle bakar, çatılmış yine kaşlar. Ne şakirdiz ne zakir, ne hâmid, ne kâniyiz. Cürmümüz olmasa da potansiyel caniyiz. Aklımıza hiç gelmez: Faniyiz be faniyiz. Mezarlıklar dolusu kimindir mermer taşlar? Nisyana terk eyledik Haktan gelen buyruğu. Vatan burda dururken olduk yadın uyruğu. Üç buçuk madrabazın kuyruğuyuz kuyruğu. Bize bir şeyler oldu, kime eğildi başlar? Bize bir şeyler oldu aşmadık bendimizi. Dostu düşman belleyip gösterdik fendimizi. Oysa akrep misali soktuk hep kendimizi. Belli değil kim canlı, kim hayat süren leşler. Sami der ki bir ateş dolaşsa da sinede. Ümidi kaybetmemek lazım gelir yine de. Mademki el açan var Mekke’de, Medine’de Bir gün elbet doğacak ufkumuzdan güneşler. Sami Biberoğulları ---------------------------------------------- BİR HALLER OLDU BİZE Biz ervah-ı âlemde, Hakk’a kesin söz verdik O nurun etrafında secde ederken birdik Bir haller oldu bize; çıkmaz yollara girdik Aslımıza tezatla benliğe düşüyoruz Güneştir Muhammed’im, sahabeler sitare Tek bir yürek gibiydi, küfre karşı yekpare Birbirimize girip dağıldık pare pare Cehennem yollarına kızgın taş döşüyoruz Aşk ve sevgi yolumuz haramilerle dolmuş İman ehli olanlar idama mahkûm olmuş Ortalık hainlere, sahtekârlara kalmış Rotamızdan sapmışız, belâya koşuyoruz Nerede mazimizin özgür ruhlu atları Şimdi kuşların bile kırıktır kanatları Atası maymun olan garabet kubatları Marifet sayıp sırtta gönüllü taşıyoruz Gönül Kâbe’si viran; dürüstlük hak getire Elde sıfıra sıfır hep bitire bitire Nefis terbiyesinde edep gelmez hatıra Tövbesiz ve şükürsüz gaflette yaşıyoruz Allah’ın adaleti er - geç tecelli eder Putundan vazgeçmeyen, onunla nâra gider Firavun âkıbeti ibret almaya yeter Öyleyse neden doğru yollardan şaşıyoruz? Aciz Mithat, merhemi çalıyor curuhuna Aldırmadan Deccal’ın hilebaz güruhuna Artık sahip çıkalım Çanakkale ruhuna Görün bakın, o zaman nasıl da coşuyoruz! Mithat Kararmış ---------------------------------------------- SEBEB-İ HİKMETİ VARDIR!.. Ey dost! Mücella Hanım, yazmışsın ahval nice İster üzül ister şaş, sebeb-i hikmeti var Bize ne oldu diye ben de düşündüm ince Rahmetsiz geçtiyse kış, sebeb-i hikmeti var!... Mushaflar duvarlarda asılı dura dura Kabirlerde okumak, süslemek geçti hora Vicdanın sesi sustu, çılgınlık oldu fora Amellerin içi boş, sebeb-i hikmeti var!... Yakiyn idik Allah!a kulluğun mucibince Ferdiyetten uzaktık,cemaattik mü’mince Velhasılı çözüldük, böyle değildik önce Alıyorsak soğuk duş!,sebeb-i hikmeti var!... Masiva sevdasına kapıldık seri seri Köşe dönmek revaçta, horlandı alınteri Çakma fetvalar ile paklandı haram kiri Bir verip beklersek beş, sebeb-i hikmeti var!... Fakire kurban kestik, cız-bız yaptık közledik! Nimete kusur bulan dizileri izledik Ahireti unutup saltanatı özledik Ruhlar sıska- nefis şiş, sebeb-i hikmeti var!... Ölene dek cancağız, kalmak istedik yağız! Göğüsler silikondan, botokslu dudak ağız Yılan zehiri ile şükür ki hala sağız! Gusleder mi çakma diş, sebeb-i hikmeti var! Formülüne uydurduk vermedik zekât fitre Yaptığımız yardımlar ummanda oldu katre! İnsanlık ayıbının üstünde altın setre! Gözümden akıyor yaş, sebeb-i hikmeti var!... Hoş göre göre başlar, çıkmaza sapar yolun Hak’tan kuvvet almazsan, taşımaz kopar kolun Küreği boşa çıkar azgın nehirde salın Ayak ayrı- ayrı baş, sebeb-i hikmeti var!... Bir bir dökülüyoruz, tükenmez daha saysam Ben de sessiz kalırdım şu kör şeytana uysam Bir ucundan başlasam, yerli yerine koysam Düzgün ahlak- doğru iş, sebeb-i hikmeti var!... ......... Hakikat baş müsebbip, zulme uyanan Deccal! Yıldız hesaplarıyla biçer dünyaya ecel! Haydi dua edelim; Allah’ım kuvvet-mecal! Gördü isem kutlu düş, sebeb-i hikmeti var!... Ayşe İzci Coşkuner ---------------------------------------------- GELENLER VE GİDENLER Bize ne oldu dostlar, nedir bu çıkmaz kirler? Bin natır keselese, del’etmeğe gelirler. Menfaat tahminiyle yaklaşılır “dost” diye, Hakikati kırk pula fal etmeğe gelirler. Yoluna gidenleri doğru yoldan çekerek Bir adım attırmadan ‘kal’ etmeğe gelirler. ‘Filimlik’ bilim satan bazı Doç.lar, Prof.lar, Samanlık ayinini fol etmeğe gelirler. Dostluklar çekip gider tek kuruş hürmetine, Ödünç aşklar gözleri çöl etmeğe gelirler. Daha da uzak olur odak uzaklıkları, Aynalar kır saçları yıl etmeğe gelirler. Tarihi, bir karnaval ayini sanan sürü, Bin yıllık Rapunzel’i kel etmeğe gelirler. Bazı yarı kütükler tam kütük olup çıkar! Koskoca bir ormanı dal etmeğe gelirler. Aklın ve alnın teri çalınır; biri sanat, Biri ‘referans’ diye dil etmeğe gelirler. Uydurur kitabına velâkin bazıları, Minare kılıfını yol etmeğe gelirler. Komşular, komşuların külüne muhtaçmış ya, Menfaat günlerinde hal etmeğe gelirler. Komşu ölse, çok sonra ekranlardan görürler. Timsahın gözyaşını sel etmeğe gelirler. Fıçı fıçı göbekler “Açız!” diye haykırır. Gönlü toklar, Zehrini bal etmeğe gelirler. Bazıları baharı zül etmeğe gelirler, Bazısı kara kışı gül etmeğe gelirler. Sanal âlemde başlar aşkların dik âlâsı, Mahremiyet zırhını tül etmeğe gelirler. İffetsizlik, çağdaşlık forsuyla aklanır da, Bütün mahrem sırları dil ‘etmeğe gelirler. Beyni güdük cüceler, bin yıllık tarihimi, Dizi dizi budayıp kıl etmeğe gelirler. Yeraltılar geçilmez, tefeci bolluğundan, Tek kuruş meteliği çil etmeğe gelirler. “Dayıcığım” dediğin ayının kuyruğunu Köprüden geçirecek sal etmeğe gelirler. Beterin beteri var, akletmez mi kuloğlu? Bizi birbirimize kül etmeğe gelirler. Demokrasi, kırk nikâh arta kalan bakire, Gönül kapılarına zil etmeğe gelirler. Şanlı ecdâdımızın sonsuz ferâsetini Bir arpa boyu yolla yel etmeğe gelirler. Vefâ, dünden topladı pılısı, pırtısını. Yerine yalan, riyâ bol etmeğe gelirler. Tehdit kokar istemsiz “Al gülüm, ver gülüm”ler. İmân kardeşliğini pul etmeğe gelirler. Tağut oldu kardeşi kardeşe düşürenler Aslında onlar bizi sel etmeğe gelirler. Katran kalpli Tiranlar, İslâm nurundan korkup Canları bin bir lime tel etmeğe gelirler. “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” ‘Beş yüz yirmi dokuz’u al etmeğe gelirler. Kan kuduzu kefere, kan içme töreninde Vicdan ve dilinizi lâl etmeğe gelirler. Onların Kisra, Leheb, Neron olmaktır düşü, Bizi bize kırdırıp mal etmeğe gelirler. Hiç doymadınız kana Batı’nın kuklaları! Sizin de kanınızı göl etmeğe gelirler. Aç kalınca en güzel koyuna kıyar çoban, Cenazeye, ‘do, re, mi, sol’ etmeğe gelirler. Çiğdem Kader ---------------------------------------------- AKLIMIZ ŞAŞIYOR Fidanlar yere düştü; analar kan ağlıyor. Kimimiz hırsla dolu, tekeden süt sağıyor. Menfaat kavgasından hep başımız ağrıyor. Canlar uçup gidiyor; bizler alkışlıyoruz. Ne mânayı anladık ne de nefsimiz doydu. Gözümüzü fırsatçı, hain kargalar oydu. Kimi şuur yoksunu, tuttu, vatanı soydu. Sanki aklımız durmuş; sonradan şaşıyoruz. Gidişatımız kötü; hasatlar saman oldu, Nefretin ateşinde sevgimiz duman oldu. Kimi bayram ederken, kimi gül gibi soldu. Ahlâksızlık diz boyu; kalpte taş taşıyoruz. Namussuzlar rüşveti kendine hak biliyor. Şükürsüz hâlimize şeytanımız gülüyor. Günahlar prim yapmış; sevap eksik geliyor. Besmeleyi unuttuk, Kur’an’sız yaşıyoruz. Mehmet Akif Aksel (Kayıp Âşık)
Evvel böyle değildik; bir hâller oldu bize
Ayarımız bozuldu; frensiz yaşıyoruz Allah rızası için gelelim kendimize Yücelmek varken niye zillete düşüyoruz? Ne kadınımız kadın ne erkeğimiz erkek Orta yolu bulan yok: ya saldırgan ya ürkek Birlikten kuvvet alsak savrulmazdık ki tek tek Yaman çelişkimize ne yüzle şaşıyoruz? Hani durulurduk biz yaş kemâle erince Usûl erkân, yol yordam değil yerli yerince Hata yapan müminin açığını görünce Kapatmak şöyle dursun, altını eşiyoruz Kimi şişer, semirir, kimi de lokma sayar Kimi ihanet eder, kimisi sözden cayar Dost sırtından hançerler, kardeş gözünü oyar Sevgisiz kaldı yürek; bu yüzden üşüyoruz Kaç kişi kadir kıymet, sabır, şükür biliyor? Paranın yüzü sıcak; haram tatlı geliyor Emeksiz nimetleri bir kalemde siliyor Helâli tek celsede, temyizsiz boşuyoruz Ecdada denk nesiller olamadık; ne fayda? Onlar çelik oktular, bizse kırıldık yayda Utanç tablolarını geçiriyoruz kayda Nefsimizin peşinden meçhule koşuyoruz Mücella Pakdemir 3. kitap şiirlerimden |
Onlar çelik oktular, bizse kırıldık yayda
anlam yüklü dizeler , bu günkü halimizin iki mısra'da
özetlenmiş hali ... tebrikler