SÜRGÜNÜM KOLLARINAŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ne dersen de
Dudağımdaki burukluk Ekşimiş üzüm kıvamında... Devrik bir şişe gibi zaman yuvarlanıyor yokluğunda Tanrı’nın gazabı korkunç Şahidim buna bağbozumu zamanlarda Kadehler dolusu içiyorum Masamdaki loş ışıkla... Yüzümün hüznüyle barışık gece Meçhule giden gemiler uğurluyor gözlerim Özlem fırkatı ağır basıyor kâbus gibi bir sessizlikte Çöküyor odamın tavanı üzerime Vuslata yakın saatlerde tutuyor Bir belirsizlik sancısı Vakit karmaşasında buluyorum benliğimi Ellerin diye Tutunuyorum sarp yamaçlara İsimsiz çöller beliriyor avuçlarımda O an... Haritadan siliniyor yüryüzü Dikenli tellerde sarılı Ter, buhran içindeki bedenim Kanıyor çeşm i siyahım Gömüyorum başımı yastığa Nefessiz kalıyorum ölürcesine Ama asla geri dönmemecesine Bir yangın çıkarıyorum ruhumda Ortasında kalıp, kül olurcasına Bir asrı geride bırakıyor Sürgün oluyorum kollarına... Öğle saatlerinin 1’ inde... "03.04.2014" [sevgi batbay özcelik] |
Semiray Emre tarafından 11/23/2014 11:51:27 PM zamanında düzenlenmiştir.