Josephıne
Her Filipinli gibi üçüncü sınıf vatandaşıydı Josephıne,
Ufak tefek kavruk yüzlü çalışkandı İşçiydi, dünyanın kirini temizleyebilirdi Sürekli gülerdi Josephıne Gözleri kapanırdı, ağzıyla gülerdi.. Belki gözlerinin modelinden Belki göstermek istemediğinden. Göz konuşmalarından anlardı her şeyi Yoksa ezberlemiş miydi mecbur kaldığında Sorun çıkartmadan işini tamamlar Josephıne Şakaklarında çizgilerden perde Elleri çamurlaşmış su renginde Bedeni bir dakika dursa, dalardı uzaklara Gözlerinin içini ancak o zaman görürdüm. Bulutun arkasına saklı güneş gibi Bulutlar ki semada duman duman tütmekte Allah verede çarpışma olmasa Josephıne bu sağanağı ben buradayken başlatmasa Bir fotoğraf bıraktı elime Genç kız, delikanlı adayı ve daha küçük bir çocuk Gülümsemişti fotoğrafa "Kocam madam" dedi Çocuklarının yanında duran kişiyi açıklarcasına Dört candı bıraktığı ardında Fotoğrafa bakıp “çocukların çok güzel” mi deseydim? Yoksa “sana benziyorlar” mı? Eşini özlemez miydi Josephıne “Ülkem kalabalık.” dedi. “Az iş, çok kişi var, para yollamam gerek.” Ben sormamıştım o dedi.. Soramazdım ki Kalemimin rengi değişti Baktığım yer sabitleşti. Ah be Josephıne Bulutları bu kadar hızla savurma demedim mi? Josephine: Selamı var sana koyaklar ile yıldızların Söylenmedimi yoksa sana? Selam diye çırpınır kanatların, Ha bu gün ha yarın eğilip kulağına fısıldar kuşların. |
levent taner tarafından 6/1/2014 2:47:11 PM zamanında düzenlenmiştir.