Üşürdü Sırtımızdaki HançerMaltızla harlanan mutlulukların En koyu demi boşalırdı bardaklara Ardından karışırdık eski günlere Dudakta tebessüm Ruhta coşku Otakta an Koştururdu ardımızdan zaman İç sesimiz dışa çarpardı Sözler susar Yalnızlık gülüşlerimizin yosunlarına çarpardı. Rüzgâr ittikçe bizi kapalı kapılar ardına Üşürdü sırtımızdaki hançer Dilimizde nakaratlı bir isyan Ve şiir lal olurdu aniden. Suskuyu gökyüzünden emerdik Gönlümüzün yamalı huzmelerinden geçirip aşkı Harcardık gönlümüzdeki bütün umutları Ökçesiz yarınları düşünmeyerek Öykülü bir geçmişti konuştuğumuz Günler hoyratça sızardı avuçlarımızdan Atıp denizlere yaman endişelerimizi Öpüşürdük yağmur altında. O uğultulu nefesimizdi başımızı döndüren Zamanın iç sesi baharı karşılardı o anlarda Hayallerimizi rüzgârın yelesine sarar Övünçler saplardık yapayalnız bağrımıza Kendi ışığımızı arardık en asil tutkularla Kucaklardık isyanlı bir şehri sonra Karışırdık ‘yaşasın aşk’ sloganlarına. Selahattin YETGİN |