BİTTİ DÜŞLERİMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu Hikâye gerçek yaşamdan kaleme alınmasıdır.
Köy yerinde yaşayan Beş çocuklu Gurbetçi fakir bir Ailenin çocuklarından birinin Hikâyesidir. Kalacak evleri çalışacak arazileri yok iken beş çocuk olursa böyle dramatik yaşamlar olur, elbette… Küçük kızımız barakada dünya gelmiştir. Babası inşaatçı Annesi ev hanımı olan minik kızımız. Yedi yaşına geldiğinde ilkokula bir saatlik yaya yola giderek eğitim hayatına başlamıştır. Kar kış demeden Okuluna devam eder. Tatillerinide ailesine kardeşlerine yardım ederek geçirirdi fırsat buldukça arkadaşları ile oyun oynardı… Böylece beş yıllık eğitimini tamamlamıştır... Mutlu şekilde yaz tatiline girmiştir… iş güç oyun derken tekrar Okullar açılır … Kızımıza okul hazırlığı yoktur. Çünkü … Anne Babası eğitimine son vermişlerdir. Köy yerinde kız çocukları bu kadar okur .. Okuyunca ne olacak sanki,? Bak hiç komşu kızlarından okuyan varmı Diye kızımıza baskı kurmuşlardı. Çaresizlik içinde kendi haline ne yapacağını bilmez halde yaşamanı sürdürdü… Sosyal hayatları yoktu… Elektrik,Yol,Su henüz Köye gelmemişti. Ve böylece eğitimine tam iki yıl ara vermişti… Sonunda Ailesini eğitimine devam etmeye ikna etmiştir. O yılı çok mutlu geçmişti.. Yine mutluluğu kısa sürdü kadersizdi … Küçük kızımız bir yıllık eğitimin ardın dan Babası Çok sevdiği Okulundan ayırdı… Ayırdı ama daha kötü vukaat yaşandı… Henüz onbeş yaşını doldurmadan görücü usulü sözü kesildi… Onaltı yaşından gün aldı ve yaşını büyüttüler kendinden büyük bir gençle evlendirdiler … İşte canlı,canlı Ailenin gözleri önün de gelinliği kefen diye o gün giydi . Küçük kızımız … Sokakta oyun oynama Okula gitme yerine Bir ev yönetmeye zorlanmıştır. Hiç anlamadığı ve taşıyamadığı bir yük omuzlarına verilmiştir.. Bu evlilik çok mutsuz geçmesine rağmen evlatları olmuştur. Kendi hayatını bir kenara bırakır ve evlatlarını Büyütme derdine düşmüştür. Kızımız hayatın dikenli yollarıdan geçerken sonunda evliliği bitmiştir. Evlatları eğitimlerini tamamlamıştır… Bu arada kendini de yetiştirmiş ama eğitim hep bir yanında eksik kalmıştır… Detayları anlatmakla bitmez aslında. Küçük kızlarımıza kıymayalım Küçük gelin yapmayalım… Kalem tutan ellere çocuk vermeyelim… Komşular ne der diye kızlarımızı dipsiz kuyuya atmayalım… Yaşam onların da hakkıdır… Birinci basamağa basmadan yirminci basamağa basmaya benziyor … Nasıl yetişilir nasıl basılır aradaki farka sizler karar veriniz . .. Gül kokan yanaklara Yaşları dizmeyelim. Hayat dolu Gözlere kezzap atmayalım… Yok etmeyelim…. Gülşen Sarıoğlu … Yazmayın adımı mezar taşıma Daha doymamıştım çocuk yaşıma Gelmeyin ölünce kabrim başına Başımda ağlayıp hiç dövünmeyin ,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim ,,,Yaşarken kabire koydunuz beni Ben çocuktum neyi nerden bilirdim Gel deyince koşa koşa gelirdim Onca çilelerden şimdi delirdim Attınız üstüme taşı toprağı ,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim ,,,Yaşarken kabire koydunuz beni Niye böyle benim kaderim sakar ? Yapmacık iltifat canımı sıkar Yazsam gerçekleri dünyayı yıkar Çocuk yaşta beni kurban ettiniz ,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim ,,,Yaşarken kabire koydunuz beni Yüreğimde gizli derdin derini Söylesem de kimse bilmez yerini YÂR bildiğim birgün silmez terimi Sizler beni böyle kurban ettiniz ,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim ,,,Yaşarken kabire koydunuz beni Sinemde’ki dertler için için yer Bilmem’ki ardımdan el size ne der ? Kalmadı Gülşen’de derman nede fer Yatağım yorganım şimdi kuru yer ,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim ,,,Yaşarken kabire koydunuz beni Gülşen Sarıoğlu GüzGülü 19.03.2014 İZMİR |
Gel deyince koşa koşa gelirdim
Onca çilelerden şimdi delirdim
Attınız üstüme taşı toprağı
,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim
,,,Yaşarken kabire koydunuz beni
Niye böyle benim kaderim sakar ?
Yapmacık iltifat canımı sıkar
Yazsam gerçekleri dünyayı yıkar
Çocuk yaşta beni kurban ettiniz
,,,Söndü gülüşlerim bitti düşlerim
,,,Yaşarken kabire koydunuz beni
Sevgili şairem,yüreğimi hep burkan bir karanlık...ne zaman nerde duysam ,gözlerimden istemsiz yağar sağanak...benim babaannemdir onlardan biri, 13 yaşında evlendirilmiş, anlatırdı, deden işe gittiğinde sokakta kızlarla seksek, ip atlamaca oynardım, sonra da gidip yemek yapardım diye. tabi gece ne yapardı düşünmek bile istemiyorum. işin acı yanı, onunla evlenen kişi sizin öz dedeniz. arada dayak attığını bile öğreniyorsunuz ama hiçbir şey değişmiyor, kimse dedeye neden böyle yaptın demiyor. sadece biliyorsunuz...Sonra küçük gelin annem,15'şinde almış kucağına beni...resimlerimiz var abla kardeşini tutuyor gibi...Rahmetli can babam kıyamazmış az daha uyusun ses etmeyim de dermiş...aşkı onlardan öğrendim ben...
Gülşen gelin,elleri kınalı çocuk gelin...12 sindeydi,kocası 20...evlendiler ve ertesi gün askere alındı...kimse çekemedi nazlı ceylanı ve iftiraya kurban gitti...celladı,askerden izinli geldiği gece 8 el ateş edip kıydı o marala ve gerekçesi '''' hakim bey eşim beni aldattı'''' utanç abidesi hala cezasını doldurup yeniden yuva kurma telaşındaymış...bana küçük bir '''karı''' bulun diyecek kadarda canavar...
hiçbir şeye benzemez kadınların sessizliği. onlar konuşsa susturur erkek iktidarı. onlar ağlasa “deli” derler. onlar hep susar, imkansız erkek iktidarı yükselir. imkansız iktidar eril kişilik, adeta mahkum ederken kadını, töreler bir köprü oluyor kadınların üzerine. çocuk yaşta anne olan kadınlar boğuluyor evlilik denizinde. yük oluyor omuzlarına doğurdukları her bir çocuk. nasıl olmasın ki? “çocuğun çocuğu oluyor.”
hiç gülmeyenlerin bahçesi onlarınki, hiç gülmeyeceklerin. ne olduğunu bile bilmedikleri, itilip kakıldıkları karanlık bahçe. resim boyası tutan eller şimdi esaret yüzüğü takar. ve şimdi o kınalı eller nasıl tutar renkli boya kalemlerini? oyunlarda söylenen şarkılar şimdi bir ağıt. nasıl söyleyebilir çocuk gelin annelik şarkılarını?
“aynası kırık, rahmi darbe almış, yalın ayak, namusu beline çapraz bağlanmış kadın. öylesine bir çiçeği gibi bir baharın.” ülkemde açmayacaksa çiçekler kadınsız, eriyorsa her kadın erkeğin gölgesinde, çocukların gözyaşlarıyla ıslanıyorsa kınalı mendiller, çürüsün şimdi tüm gelinlikler... "
Sevgili şairem,uzun saatler,güzel şiirlerinizle demlendim...tebriklerim,bu ülkenin "ahlakını, ahlaktan anladığını, yönetimini, eğitimini" suratımıza vuran çocuk gelinlerini nakış nakış işlemenize idi..bu ülkenin ayıpları ama hiç görülmeyeni...utançları ama utanılmayanları...işte bunlar hep "ahlak"... O güzel duyarlı yüreğiniz hep varolsun...Gönlüm dolu sevgilerimi avuçlarınıza bırakarak ,yüreğim buruk ayrılıyorum sayfanızdan....çok çok sevgiler şairem...... peri