Temmuzda ölmek zor..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın sen ki sevgili;
bana koşmayı unutup, kala/kaldığın noktada..damağıma yapışan seslerin kırdım kafesini ki derinlerindeyken ben, nefesimi de tutmayı bıraktım yüreğinin altında...bir yağmur göçüydü su yokluğunda gözlerimden süzülen..parmak uçlarımı yanağıma gömerken ben dokunmadım bir daha hiçbir camın buğusuna... (...) Devrik cümlelerin imlası ile yazmak seni, eksik kalıyor vurguları eksiltiyor ki yaşam(ak)la eş değer olmuyor biliyorum... hani diyorum içimi söküp parmaklarımla bıraksam bir masanın üzerine/boş ve izlesem bir film gibi seni/ geçmişi/mi ki offf bir yanmak bir yakmak duygusu ki sorma gitsin... ve yanılmanın dayanılmaz acısı kedi gibi kıvrılır sıcağında yüreğinin bu/ bana oluyor sadece bana... sonRa... beklemiyorsun kimseyi hiç bir durakta! alıp veremediğin sorular düşmüyor dilinden ve cevap vermiyorsun hiçbir soruya... pas geçip haber bültenlerini, kapıyı/gazeteyi denizini/mavisini şehrin dalgasına/damlasına aldırmıyorsun... çünkü öyle bir boşluk ki derin öyle bir boşluk ki ellerin dolmuyor bir türlü yüreğinden söküp atamadığın... o her neyse adını bile koyamazsın yürek nüfusunda ve gereksizleşir sıfatlar işte o zaman... bir büyü gelip konar kuş kanatlarında parmak uçlarına çözülür kapıların kilitleri ‘’o beni anladı!’’ diye bir söz aks eder çınlar kulağında ki şaşırarak sesine hayretler içersinde yürürsün kendine, adım atmak bir eylemdir cesaret değil… sen/ benim için bir sevgiliden daha fazlasıydın... (...) |
sen/
benim için
bir sevgiliden daha fazlasıydın...