YOKLUĞUN KURŞUN GİBİ
’Yokluğun, anarşist bir kurşun gibi yüreğime iltica bu gece.’
senden yana olan hasretimin zirvesindeyim bu gece zaman telaşlı yüreğimde bedenim çığlık çığlığa gittiğin günden beri katre katre düşüyorsun gönül dağlarıma şimdilerde damarımda dolaşan kanım ayaz soğuğu yemiş gibi kum saatinin vakti kadardı senin beni sevmelerin kod adı sen yaşattığın bu yalnızlığımın müebbet yemiş bir sevda da esirinim dilersen vur beni anarşist bir kurşunla yazılsın yüreğime ismin yokluğunda kendimi avuttuğum mısralarımla uzaklığı yokedemiyorum imkansızlığımla savaş halindeyim vuslatin şifresi henüz çözülememiş açı çeken sevdaların adına umutsuz bir vaka yokluğunu yüreğime işledin manasız cümlelerime konu oluyorsun efkar desen demlendikçe demleniyor hasret akşamlarımda sen orda yaz beni ben burda özlemlerimi delikanlı yüreğinle sar beni bu an hasretinle yandığım andır sana tutsak gözlerim vur sende yüreğini yalnızlığına çünkü fukara yüreğim kara yazgılara eş kefensiz bir can iflah olmaz bundan gayri kendimle kavgalıyım sabrım mahşere kadar yüreğime bir iğne soksam sen düşersin binlerce sigaramın dumanı geceye dağılır gecemde saklı hasretin özlemlerim birikti yangın yeri gecemde yıldızlar saklanmış körebe oynamaktalar bir de ay var ki aydınlatmaz sevda dediğim yolları şimdi sen kendi dilinde yazıp beni anlat ben ise yokluğuna iltica ediyorum bu gece sevdana düştüğümden beri hadi gel kucakla sevgimi tut yüreğimden al götür senli diyarlara umut bağlamış bir kere sana çaresizliğimin adı sen anladım ki mutluluk denen ulaşılamayacak kadar uzak adıma muhacir diyorlar yurtsuz,mekansız ,sensiz kaldığımdan beri adını haykırıyorum sarhoş edasıyla naralar atarak bugün kendime izin verdim senin dilinden konuşacağım sen diye zaman geçti bir ben senden geçemedim vasiyetin bana bıraktığın yalnızlığımdır yokluğun kurşun gibi yaralıyor yüreğimi Gülbin Özer (Altun) |