ÇerçiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kaç kişi bilir çerçiyi acaba. Çocuk dünyamızı süsleyen sihirli sandığıyla.
Yada hiç yollarını gözlediğiniz oldumu hasretle Ve bir babanın uzaklardan söküp getirdiği ayrılıkların kokusuyla çocukça yüreklere.
Sen gönlümde çerçi sevdalı kahramanım
Ey katır inadı gelip geçici kimliksiz çocuk Zaman caydıramazken yollarını gözlemekten beni Oysa köşesinde sokağın hep beklerim sen çerçiyi Katırı siyah hatırıysa maviye tutunmuş yol çatında Köy meydanında alal acele saçarken büyülü sandığını Toprağı seccadeydi sanki yorgun bedenin Ve incik boncuk dolu sandığın aşka ayan rükûyla Değeri yoktu zamanımızda sanki akçenin çocuk aklımla Mertlik geçerliydi gönül hoşluğuyla evvelden Ve yumurta yağ,eski püsküyle takasıydı Boncuklar,kumaşlar ve arkası kuşlu aynaların Fakir değil yüreği demli zenginlerdik Ömrü hoyratça bitiren tezek kokulu dam başlarında Yada geceleri çoşkulu ırmakların sesiyle Yıldız yorganda çıplak ayaklarımızla Gülüşlerimizi asardık geceye harmanlarda Bir gitse adımlarım yıkılır ardı sıra çerçinin Gölgem teyakkuza geçer silerdi beni Yüzüm dönsem aklım suratımı asar ruhum derinlerinde Kınalı çeyiz sandığı toprağıma gömülür adeta Lâl olur dilim anında feryadı figana dalar sol yanım Ki kolay olsaydı gitmeleri bu kadar söz düşermiydi Gözlerim kanıyorken buruşuk yüreğime ardından çerçinin |
Bir azeri Türküsü var üstad
Cerci geldi bazara
Sekine dayı kızı nay nay'' diye
Yüreğine sağlık
Kalemin susmasın üstad
_________________________________Saygılar selamlar