deli kahkahalar fışkırdı azgın boğazımdan ama hiç kimse çaba sarf etmedi anlamak için beni pes etmedim sabrettim günlerce sakalımı sıvazladım ıslak parmaklarımla gene de hiç kimseyi o ilk ayet gibi etkilemedi yazdıklarım ve kıskanç dilleriyle ergen dediler kelimelerime oysa saçları çoktan yaşlanmıştı günahlarımın farkındaydım çünkü sûratımda babamın avuç izleri gizleniyordu işte tanrının tam da bu yüzden anlamaya ihtiyacı vardı beni
taraklı ağrılarım ağır geliyor sözlerime pişmanlık kan boyu haykıramıyorum tanrıyı bu kadar utandıracak ne yaptım neden elleri bu kadar uzakta tanrının hiçbir izahı yok evet hangi kadının göğüslerine çarptıysa ellerim gözlerimi biraz daha kanlı gördüm ama bu kader değil yazgımın namussuzluğuydu bedenime anladım ki haykırmak tanrıya karşı aşağılanmakmış bu yüzden sımsıkı sıktım yumruğumu tanrının adını çekip attım dişlerimin arasından bir daha aldanmasın diye dilimin astarı
şimdi aynı anda dudaklarımın günahı için gümüş bir hançeri ve çirkinliğim için uzun saçlı bir aynayı bileyliyorum hadi bakalım varsın herkes iftira atsın kimse umurumda değil nasılsa bu günah ikimizin: ve tanrı ve ben
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Tanrıya iftira şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tanrıya iftira şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
insan ne çok seviyor demi bazen kendini bazen kendi gibi olan o bir başkasını zevkini özentisini ihtirasını şehvetini nefsini şeytanı günahı vs vs vs.
ölüm.
o hemen şuramda. hissediyorum onun soğukluğunu ne ki boynuma dolansa ellerim. kışa ne gerek var eceli anmak için.
"saydım ki yağlı bir urgan ellerim."diyorum bazen kendime. sonra dua yanına bakıyorum.ne çok günahla yoğrulmuş bu perişan ellerim.
ey Kâlû bela ey elest.
(Elestü bi Rabbiküm)
ben çokca günahkar olanım."yorgun düşen her gece Allahın merhametinden süzülen bir tövbedir" diye yazdım günlüğümün ilk sayfasına. belki romanımın ön sözü olacak bu cümle.yaşarsam.nefes alma hakkım olursa.avutuyorum kendimi böyle. nasip olsun o son tövbe inşaAllah.
yaradan yaralarımıza el şifa derse nede şanslıyız kendim. eyy ezilmiş,ey buhranı yüzüne süs,ey hüznü sinede ateş,ey zevki safhada bir ayyaş olan ruh...
ey ömür anatomim...Fe eyne tezhebun(tezhebune) nasıl da çok yorgunsun kalbim...Feinne meal usri yusra.
oysa ki sen daha yaşı ergen olan bir çocuksun...
hani Rabbin Ademoğullarından (yani) onların sırtlarından zürriyetlerini çıkardı ve onları nefislerine şahit tutarak (bilinçlendirerek) “ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (demişti). onlar da- Evet (Rabbimizsin) şahit olduk dediler. (bu şahitlik) kıyamet gününde biz bundan gafildik dememeniz içindir. a’raf – 172
ve onlar gibi olmayın ki Allahı unutmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur, onlardır ki hep fasıklardır.haşr 19.
daha nice yazmak isterim aslında. içimin şekilsiz kentlerinde yorgun düşen bir meczub gibi hissediyorum bu gün. ve biliyorum ki imtihanın olduğu her yerde bela, acı, dert, ıstırap, keder, elem mebzul miktarda vardır.
varlığınızla el sıkıştım.
eyvallah ki biz (Men Rabbüke ve men nebiyyüke ve ma dinüke ve kitabüke ve ma kıbletük)le umut doluyuz. ...elhamdülillah.
yemin ve yine şükür ve şükür ve şükürle...zatınız ve kaleminiz Allaha emanetle...
Mehtap Yıldız tarafından 1/2/2016 6:40:41 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ruhumu çaldım, ıssız bir ormanda koca bir zindana kapattım.... Bedenimi ondan uzağa, olabildiğince uzağa taşıdım. Bütün günahları bedenimin boynuna astım. Şimdi ikisi arasında kalıp, bir tercih yaptım...
Yeni bir şiirin gölgesi, yeni bir gölgenin ıslak bedenini yazıyorum.... Şiirleri içimizde doğuran masumiyet, masum bir çocuktan çıkıp, masum yalanların ardından yazıyorum…
On’dan Son’ra
çocukluğum ne zaman yardıma gelse birer birer acılır pir-i hatıralarım ey amel defterimin günahkâr karanfili ölü topraklar üzerine öldüler mi desem
ne recel dudaklarından yaladım ne mavi gözlerine bayıldım onlar ölü tanrıların uşaklarıyken bizler yalancı pinokyo’lar hep uzun burunlular…
ey bir daha okunmayacak yasak kitap ey gözleri günaha düşmüş sevdam biliyorum Havva kadar Meryem de günahkar
sen ne kadar inkar etsen bunu her mezar taşına kazınmış duan cennet kadar cehenneminde bundan ölüyor pinokyo’lar ölüyor sevdam.
hiçbir ölüm beni öldüremez hadi sen yeniden dağıt kağıtlarını ey aşk
celîlim celâlim celâliyim ben bir delinin gözbebekleri kadar sevdayım
rılke ce bi ağıt uçuştu kulaklarımda.. sanırım şöyle diyordu: ben öldükten sonra yapayalnız kalacak olan Tanrı'ya..
........
Tanrım: zamanıdır şimdi. Yaz çok müthişti. Güneş saatinin üstüne bırak gölgeni, ve estir tarlaların yellerini.
Emret son meyvelere olgunlaşmayı; güneysi iki gün daha ver onlara, davet et onları tamamlanmaya ve devam ettir ağır şarabın son tadını.
Şimdi yuvası olmayanlar, kuramayacaklar bundan sonra. Şimdi yalnız olanlar, daha bir hayli yalnız kalacaklar, bakacaklar, okuyacaklar, uzun mektuplar yazacaklar ve caddede bir aşağı bir yukarı huzursuzca dolanacaklar, sürüklenirken yapraklar.
Rainer Maria Rilke (1875-1927) Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Bazı şeyleri neden öyle yaptığını bilmezler Bazı şeyleri neden öyle yazdığımı bilmezler Bazı yazdıklarım bazen yazdıkların,bilmezler Dilin kuvvetini bazıları bilmezler Alt alta olan hiçbir şiir değildir Hiçbir şiir aslında alt alta değildir Bazen altta bazen üstte,bilmezler
valla güzel şiirdi bir başka syfada yorumunuzu okuyup sayfanıza geldim çok etkli bir kaleminiz var..merak ettğim kadar varmışsınız kutlarım ama şiiriniz biraz ağırdı zor anldım iki üç kez okuduktan sonra:)selam ve svgilerimle şair..
Ayni gecede ayni yere baktik mi bilmiyorum ama ayni seyleri dusunmusuz. Ben kendim icin yazmaya calissam bu kadar iyi sarmalayamazdi beni sanirim. ister sair icin hayal olsun iater gercek; benim icin sahiydi.
siire akil verme diye birsey urdurdum keza saire akil vermek sacma olur.siire akol verirkende soz oveklerine betimleme ya da mecazlarina degil duyguya vermek akillica cunku biz sadece sifresini cozdugumuz biz tarafindan bakiyoruz.
Tanrinin bizden uzaklasmasi suretimizi unutmasi her nekadar korkuncsada ve herkese belli donemlerde eaki bir caga atsada bu inanan bi insan icin sorun degil sanirim. Asil gercek su ; biz tanriyi rabbi Allah i unuttuk sonra aklimiza geldi ve aklkmizdaki tabirsiz tecrubelere takildik ve dustuk.dusunce hemen kalkmak icin ona sarildik.hemen ayaga kalkmamiz icin guc bundan tecrube ve ders almak icin erdem istedik. Olmadi. Onceden tanidigimiz bir arkadasimizla yillar uili kus kalip sonra da ondan yardim etmesini istemek gibi reddedildik.
Siirin sadece bu yonu yok anlam olarak bana dusunduren cok noktaya deginmis sair ama elimde tuttugum alet fazlasina izin vermiyor ne yazik ki :))
Daha cok bizden siirlerine. Bekliyorum kendi adima.
Herkes şiir yazabilir, ama herkes okuyamaz. hele bu tanrıya bir iftiraysa. yüküm hafifledi. çok düşüncelisin. hem de çok...tanrı bizi anlıyor olmalı. biz O'nu anladık çünkü.
bazen kendini
bazen kendi gibi olan o bir başkasını
zevkini
özentisini
ihtirasını
şehvetini
nefsini
şeytanı
günahı vs vs vs.
ölüm.
o hemen şuramda. hissediyorum onun soğukluğunu ne ki boynuma dolansa ellerim.
kışa ne gerek var eceli anmak için.
"saydım ki yağlı bir urgan ellerim."diyorum bazen kendime.
sonra dua yanına bakıyorum.ne çok günahla yoğrulmuş bu perişan ellerim.
ey Kâlû bela
ey elest.
(Elestü bi Rabbiküm)
ben çokca günahkar olanım."yorgun düşen her gece
Allahın merhametinden süzülen bir tövbedir" diye yazdım günlüğümün ilk sayfasına.
belki romanımın ön sözü olacak bu cümle.yaşarsam.nefes alma hakkım olursa.avutuyorum kendimi böyle. nasip olsun o son tövbe inşaAllah.
yaradan yaralarımıza el şifa derse nede şanslıyız kendim.
eyy ezilmiş,ey buhranı yüzüne süs,ey hüznü sinede ateş,ey zevki safhada bir ayyaş olan ruh...
ey ömür anatomim...Fe eyne tezhebun(tezhebune)
nasıl da çok yorgunsun kalbim...Feinne meal usri yusra.
oysa ki sen daha yaşı ergen olan bir çocuksun...
hani Rabbin Ademoğullarından (yani) onların sırtlarından zürriyetlerini çıkardı ve onları nefislerine şahit tutarak (bilinçlendirerek)
“ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (demişti).
onlar da- Evet (Rabbimizsin) şahit olduk dediler.
(bu şahitlik) kıyamet gününde biz bundan gafildik dememeniz içindir. a’raf – 172
ve onlar gibi olmayın ki Allahı unutmuşlardır da Allah da onlara kendilerini unutturmuştur, onlardır ki hep fasıklardır.haşr 19.
daha nice yazmak isterim aslında. içimin şekilsiz kentlerinde yorgun düşen bir meczub gibi hissediyorum bu gün.
ve biliyorum ki imtihanın olduğu her yerde bela, acı, dert, ıstırap, keder, elem mebzul miktarda vardır.
varlığınızla el sıkıştım.
eyvallah ki biz (Men Rabbüke ve men nebiyyüke ve ma dinüke ve kitabüke ve ma kıbletük)le umut doluyuz. ...elhamdülillah.
yemin ve yine şükür ve şükür ve şükürle...zatınız ve kaleminiz Allaha emanetle...
Mehtap Yıldız tarafından 1/2/2016 6:40:41 PM zamanında düzenlenmiştir.