Neden Yağmaz YağmurlarŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yerin göğün sahibi Allah û Azimüşşan’a o kadar saygısızlık yapışımız , koyduğu kuralları keyifle ve fütursuzca öyle bir ihlal edişimiz var ki bu davranışlarımız Nemrud’a şapka çıkattırır vallahi billahi. Hal böyle olunca Allah tahminim o ki biz Müslümanlara kızıyor ve rahmetini esirgiyor üstümüzden..
Malumunuz olduğu üzere uzun zamandır kuraklık var, eskiden bu mevsimlerde, Aralık ve Ocak aylarında ne kışlar olur ne yağmurlar yağardı. Şimdilerde neden Allah bizden yağmurunu, karını esirgiyor. İzlenimim o ki Allah’ın bize olan ikazı bu. Yağmurun, karın bulutların sahibi Allah, neden bu ikazı bize yapıyor...Bana göre işte sebepler: *Fakirin, hatta miskinlerin bile hukukunu yiyen, bir gecede trilyoner olan insanlar türedi. *Fuhuş had safhalara çıktı. Kim kimin kucağında belli değil. Aile ahlakı ve saygınlığı yerini hızla anomik( ahlaki çözülme ve bozulma) durumlara terketti. Ensest ilişkiler başladı. O kadar ki sapkınlıklar sınır tanımaz hale geldi. Daha geçenlerde Tunceli’de 12 yaşındaki bir kız öğrenciye servis soförü tecavüz etmeye kalktı. Halk o şahsı parçalayacaktı, asker buna engel oldu. *Yine 12 yaşında çocuk yaştaki bir kız çocuğu zorla evlendirildi. Bir çocuk dünyaya getirdi. İkinci çocuğunun doğumunda kaybettiği bebeğinin acısına dayanamayarak kısacası yaşının gereği bu ızdırapları sinesinde taşıyamayıp bunalıma girdi ve intihar etti. Aile bu kepazeliğin de dine uygun olduğunu iddia etmeleri buna bazı gafillerin cevaz vermesi de Allah’ı çok gazaba getiriyor, haliyle rahmetini geciktiriyor. *Ülke genelinde ciddi anlamda intiharlar arttı, bu müntehirlerin içinde din görevlilerinin bile olması hatta kendini Allahın mabedine asacak kadar toplumda ciddi bir manevi boşluk ve buhran tekevvün etmekte...(oluşmakta) Bunlar hızla da intişar etmektedir (yayılmaktadır) * Müftü, vaiz, prof, hoca vesair ünvanlarla televizyon ekranlarında arz-ı endam eden, anlattığı hikayelerle milleti uyutan ve uyuşturan, İslamın dinamizmini yok eden sahte ekran hocaları da rahmetin gökten inmesini engellemektedir. *Peygamberinden çok çok fazla şeyhini, parti liderini, cemaat önderini, kulüp başkanını seven yer yer onlara Peygamberlik ve hatta ilahlık payesi veren şuursuz ve kalitesiz müslümancıklar da Allah’ı kızdırıyor ev rahmetin gelmemesine veya gecikmesine sebep oluyor. *Vitrinleri oynama noktasında Kutlu Doğum Haftalarında "Hz Muhammed Programları" tertipleyen bazı riyakâr ve korkak müslümanlar, Sevgili Peygamberimiz’e birileri veya bir grup veya bir site saygısızlık yapıp hakaret ederken seslerinin çıkmaması ve Yaban Domuzu görüp kaçan çakal gibi köşesine pısması da Allah’ın çok gücüne gidiyor. Neticede Peygamberine laf söyletmemesi gereken bu şahıslara ikiyüzlü ve korkakça davrandıklarından dolayı Allah, yağmurunu vermek istemiyor. Koltuğuna tanrıya tapar gibi tapanları Allah Cehennem koltuğuna oturtacaktır. *Dine, vatana, bayrağa, olmazsa olmaz milli ve manevi değerlerimize içeriden ve dışarıdan ihanetler yapılması. Şehitlerin kemiklerinin sızlatılması ciddi anlamda Hz Allah’ı gazaplandırmaktadır. Haliyle yağmur vermek istemiyor. *Eşi çoluk çocuğu mis gibi yuvası varken, torpille veya leyse torpil (torpilsiz) bir mevkiye gelen ya da birazcık biti kanlanınca "İmam Nikahı" adı altında muhtelif semtlerde garsoniyer ev açıp o kadınlarla aşna fişna eyleyip zamparalık yapan münafıklar da yağmurun ve karın gecikmesine sebep oluyor... *Gayr-ı meşru ilişkiler neticesinde hamile kalan kadınların yavrularını kürtaj yoluyla öldürmesi de Allah’ı çok kızdırıyor. Neticede rahmet gelmiyor. *Başta miras kavgaları olmak üzere , it kılı postal bağı üfürükten sebeplerle kendisine müslümanım diye insanların milyonları bulan küskünlükleri de Allah’ı çok kızdırıyor ve yağmur vermek istemiyor. *Bazılarının pervasızca çiğnemesine karşın kanun, kural ve yönetmelikler ne hikmetse ol kimselere işlemezken garibanlara, arkası olmayanlara bunların işletilmesi, kısacası herkesin kanunlar önünde eşit olmaması Allah’ı müthiş gazaplandırıyor. Yağmurunu göndermek istemiyor. * Binlerce ehli varken akrabasını, eşini dostunu, aynı deliğe rahatça işeyebilmek için haramzade yoldaşını, ol necaset takımını makâmât-ı şahâneye getirmek için "Bir kereye mahsus" hokkabazlığı ile kişiye özel yönetmelik çıkarıp adaletin ırzına geçenler de yerin göğün sahibini olmaz derecede celallendiriyor. *"Yalnız sana ibadet ederiz, yalnız senden isteriz" deyip gidip türbelerde bebek talebinde bulunarak, rızık genişliği isteyerek, hastalığına şifa dileyerek, sınavı kazanması için türbedeki ölmüş zâttan istimdad ederek şirk koşanlar da Allah’ı inanılmaz derecede gazaplandırıyor. Haliyle rahmet gelmiyor... *Kurbandan kurbana et görebilen milyonlarca boynu büküklere karşılık, 5 yıldızlı otellerde hiçbir netice alınmayan yeme, içmeden ve israftan öte gitmeyen toplantı ve lüzumsuz seminerler yapılarak kamunun paralarının şuursuzca berhava edilmesi de Allah’ı öfkelendiriyor. *Çoluk çocuğunu rızkını kumara, alkole ve sigaraya yatıran sorumsuz babalar, ömrünü kahve köşelerinde dedikodu gıybetle geçiren asalaklar, bu memleket için laftan başka hiçbirşey üretmeyip habire tüketenler, tüketirken de tahrip edenler, orman yakarak, denize, ırmağa pislikler atarak, keyfe keder av adı altında hayvanları öldürerek, tabiatın dengesini bozup ırzına geçenler, toplumun ahlaki yönden gelişmesi için ciddi atılımlar yapmayan yetkililer, genç nesle en gelişmiş telefonları satın alırken aynı duyarlılığı bu neslin eğitimine göstermyenler, hırsızı,arsızı, nursuzı, yolsuzu, namussuzu, katili, tecavüzkârı, hilekârı, riyâkârı cezalandırmayıp bunlara beyefendi veya hanımefendi muamelesi yapanlar...Allah’ı çok öfkelendiriyor... Dünyanın gözü önünde çoluk çocuk masum demeden insanların üstüne bombalar yağdırılması, buna mukabil İslam aleminin bilhassa da ciddi zenginliği olan bazı Arap Ülkelerinin bu zulümlere duyarsız kalması Allah’ı çok celallendiriyor. *Hz Peygamberimiz’in birçok formel (zevaid) sünnetini yapmak için yarışan ama onun Kur’an kaynaklı hayatını yaşamına taşımayan ferasetsiz ve şekilci Müslümanlar da Allah’ı öfkelendiriyor. Sözün Özü; Kıymetli dostum yakînim Azarbeycanlı Sanatçı Habozâde Nihanî şöyle demişti. "Ben Tanrı olsam böyle Allah saymaz bir topluma yağmur vermez kuraklıktan kepaze ederdim." Evet Habozade üstadımız bir hakikati biraz yüksek perdeden ifade etmişti ama ben de Allah’ın bize karını yağmurunu göndermeyerek veya geciktirerek ceza verdiğini ve bizi ikaz ettiğini düşünüyorum. Habozade’nin hesap, Allah bize yağmur, kar yağdırnmasına yağdırmayacak ama şu masum bebeler var ya bir de pir-i fani dediğimiz yaşlı nine ve dedelerin ve dahi toprağın altında yatan milyonlarca ulu insanımızın, şuhedamızın hatırına yine yağmurunu esirgemedi. Bir vaazımda toplumda oluşan tefessühattan (bozulup yozlaşmadan) dolayı şöyle demiştim. "Biz Allah’a karşı o kadar saygısız kimseleriz ki bu kural tanımazlığımıza mukabil Allah’ın bize ekmek vermesi bizim cihetimizden caiz değil ama Ulu Rabbim yine engin merhametinin ve Azametinin bir tecellisi olarak yine bizi besliyor. Bize nimetlerini gönderiyor. İşte uzun süren kuraklığın arkasından yine azametinin (büyüklüğü) gereği Kainatın Sahibi Allahım Yağmurunu karını gönderdi, barajlarımız doldu...Sonsuz Hamdolsun. Bu denli cömertliğe inkıyad edip lütfen Ona şükredelim. Allahın koyduğu sınırları çiğnemeyelim. Adaleti ezmeyelim, ne kadar bol da ve vüs’atli de olsa Allahın sabrını zorlamayalım. Yazımı konuyla mütenasip bir dörtlükle bitirmek istiyorum...Sağlıkla Kalınız. Edepsizlikte tek’leriz Kimi görsek etekleriz (1) Haktan da yardım bekleriz Ne utanmaz köpekleriz. Not: (1) Yağcı dürzüleri, koltuk taklacılarını kastediyor Adnan Zeki Bıyık 29 Ocak 2014
*Şiiri okumadan önce şiirime ilham kaynağı olan yazıyı "Şiirin Hikayesi"nde okumanızı
özellikle istirham ediyor, saygılar sunuyorum NEDEN YAĞMAZ YAĞMURLAR? |