* İSTANBUL*
Sen, ey! gizemli masallar diyarı yedi tepeli İstanbul
Madem ki unutulmuşsun eski dostlardan yana Dur! bekle, bu kadar da umutsuz olma Biliyor musun? sendin tüm sevdiklerimi benden çalan Palmiyeli ağaçlarla arşınlıyor sevda yüklü yolların Adını mıh gibi aklımda tutuyorum diyen Attila İlhan Şimdi Çiçek pasajında onunla olmak vardı Kemancılar başucumuza gelmeden önce. Sen, gözlerimde gizlediğim Sirkeci iskelesi Gün bitti, biletini alan Üsküdar’a geçti Soğudu en ateşli gençliğimin zamanı Yanıp sönen sihirli ışıklarınla gör beni Kuzguncuk yokuşundayım, soluğum büyümüş oflamaktan Ey! tarihin zaferleriyle cihanı titreten İstanbul!... Gecenin karanlığını çal, Boğaz’ın mavi sularıyla yıka beni Münir Nurettin’in şarkılarını çal, geçtiğim her kapıdan Hatırladıkça, daha çok özledim daha çok sevdim seni İstanbul’um. Seninle öğrendim şiirlerin en hasını yazmaya Sanki Göksel Arsoy, Belgin Duruk’tan bir filmin yadigârı yüzün İlk baş harfini söyle bileyim Muhteşem Süleyman’ı Galata’dayım, balıkçı teknelerini seyrediyorum Ah! ömrüm, iki kapılı bir handa bekleyen bir yolcu gibiydim Ne zaman biraz üzülsem, tesellimde sen varsın, İstanbul’um. Nuri Dağdelen 15/1/2014 Not: Şiire eklenen şarkı Şehzade Mustafa’nın anısına armağan olsun. |