Bir El Bir Veda
Şimdi
Nereden aklına geldi deme sakın! Onca yıldır Hep merak ederdim Pencere önü Yalnızlıklarını Kapı önü Bekleyişlerini. Meğerse ne zormuş Şimdi Hüzünlü bakışların Suskunlukların eşliğinde Firkat-zede yüreğimle Senin gözlerinden Seyrediyorum. Sokak aynı sokak Aynı köşe başı Aynı durak Gelenler, gidenler hep aynı Arada bir yüzünü anımsayamadığım Kişilerde oluyor ama! Hiç birisi İliklerine kadar işleyen Ne kışın ayazını Ne de baharda açan papatyaların Farkındalar. Düş yorgunu Bedenlerine geçirdikleri Elbiselerden Yüzlerinde ki! Anlamsız ifadelerden Sıyrılamayan Maskelerin arkasına saklanmış İkiyüzlü insanlar. Ya! Geleceklerinden habersiz Sokak arasında top oynayan O Masum çocuklara Ne demeli Onlarda zamana yenilip kirleniyorlar Yavaş yavaş farkında değiller. Senin anlayacağın Değişen hiç bir şey yok. Bıraktığın gibi her şey Bense Gidişinin ardından Aklıma deli gömleğini giyindirip O çok merak ettiğim Pencere önü yalnızlıklarımla Çatı arasına serdiğim Yer yatağımda Kaç gece istihareye yatıp Tan yeri ağardığında Umutla uyandım Geleceksin diye. Sessiz çığlıkların sindiği Kaç soğuk geceye Merhaba diyerek Kokunun sindiği yastığına Başımı koyduğumda O nalet kâbusları görüp Kan revan içinde uyanıp Sabahı sabah yaparak Oturduğun yerden bekledim seni Belki diye. Gözlerimin düşü Geceden sıla Sıladan gurbet Bir başka güzel gözükür Derler sana Derler de aklını çelerler Sakın inanma Ellerinin arasına sıkıştırdığın On dokuzuncu perondan kalkan Otobüsün Tek yönlü gidiş biletine bakarak Dönersin her şeye sırtını. İki siyah valiz Bir el çantasına doldurduğunu zannedersin Sana aitleri Ettiğin yeminleri Geçmişini, geleceğini Koca bir hayatın içine sığdırdığın Anılarını, hatıralarını bir kalemde üstünü çizip Sıfırlamak istersin Tek başına. İşte O an! Gitmek kolay gelir Gidersin! Gittiğin yerin ne önemi vardır ki! Yalnızca kaçtığını zannedersin Gölgeni de beraberinde götürerek Bu şehir Ve! Ben kalırım geriye. Soramazsın Aklının ucuna ilişenleri Ama! Bir başına kalıp Kendi kendinle yüzleşmeye Başladığında anlıyorsun Ne sabahın tat verdiğini Ne de Ayşe teyzeye yarenlik ettiğin kapı önü bekleyişlerinin Sana ait olduğunu. Farkında olmadan Bu evde Ne çok yalnızlık biriktirip Sıradan yaşamışız sıradan Sitemler Kavgalar Aşkın büyüsü sandığımız Beyhude bekleyişler. Bin ah çekişlerin eşliğinde Öyle bir an gelir ki! Sustuklarınla Büyütürsün sevdanı Ve yaşadıklarını. Yavaş yavaş anlıyorum şimdi Yaşadıklarımız Duasız Sancısız ölüm’müş Umutsuz bekleyişlerimiz gibi. Aşkın Narıyla yanarken Ben sana Tutsaktım Sense ayrılığa Nedensiz Sebepsiz İkimizde Ölümsüz sandık aşkı Bizden öncekiler gibi Bir mektup dolusu Kelimeleri sığdırmıştık gözlerimize. Sığdırmasına Sığdırmıştık da! . . . Giderken! Bir el bir veda ile Avuçlarımın arasına bıraktığın Son sözün Bir el /veda oldu... |