İHANETİN ROMANI ARENADA YAZILDIEndülüs akşamları, kızıl saçların gibi, Arena kumundaki kan, dudakların gibi... Oysa, matador sendin, kılıç senin elinde, Olle, ölüm demekti, arenanın dilinde... Al bir şalla kandırıp çektin beni ölüme, Bir kurşunla vursaydın, yanmazdım öldüğüme... Manikürlü bir kılıç alıyorken canımı, Ben, dudakların sandım yerde kendi kanımı... Ollelerle coşarak o zafer gecesinde, Topuk vurup raks ettin Roman Meyhanesinde. Aşkın sonsuz yaşamdı, sanma ki orda öldüm, Ben, raksında saçına taktığın kırık güldüm. İhanetin romanı arenada yazıldı, Endülüste o akşam, saçlarınca kızıldı... |
O anlarda ölüm bile hoş görünür göze, uğruna ölmeye değecek kadar nefes almaya başlar çünkü. Sadece nefes değildir aldığı, var olduğunu hisseder bir başkasının da yüreğinde. Kırmızıdır tutkunun rengi ve tutkuyla bağlanmıştır bir yüreğe. Yaşamla ölüm iç içe geçmiştir ve korku kalmamıştır artık yaşamak için de ölmek için de. Yaradılış amacına ulaşmaya çok yaklaşmıştır sevdalı yürek, deli gibi ulaşmaya çalışırken hiç olmadığı kadar cesur ve kendinden emindir. Ölüm bile saygı ile eğilir bu an karşısında, bilir ki bir yürek bu şekilde şaha kalktı mı gözü görmez onu.
Kırmızı yakışmış şiire, aşk yakışmış sevgiyi anlatan kaleme. Saygılarımla.