aynı hala...
aşktan tökezlemiş fikirlerim bir köşede
inceden süzüp duruyordu mahalleliyi eşlik etmeye zaman bulamıyordum hiç çünkü mahallenin mutluluğu başka bi şehir gibiydi ödeyemiyordum da yaşanması gerekenlerin borcunu hayat veresiyesini kabartıp duruyordum sadece eşlik etmeden şehrin nefesine yaşıyordum gitmelerin ukalası bir çocuktum hangi mutluluğun piyesi olsa ben bir köşeden gitmeliydim bahane çoktu çünkü bende gülmeye bile niyet yoktu belki de bu yüzden hiç baktırmadım kahve fincanına saklı o muzip amacı neşe olan yalanlara içtikçe ben diye seslendim hep fincanlara zamanı takvimin yanına asmış o biçim gidişlerin bitirdiklerini haykırıyordum kimse de yoktu şu kahrolası kapıyı çalıp şu perişan halimi sorgulayacak çalsaydı, sağıp dertlerimi ikram edecektim bir halleşmenin hasretini oracıkta nefensinden kesecektim ama olmadı ne benim kafa aşktan ayrıldı ne de bir olay hayat diye ayılttı aynı mahallenin aynı salıncağında sallandım hep tökezleyen fikirlerimin o yaşadığı saadet ile ekleyip durdum ömrü o demin bitmişliğine |