HAYIR ASLA
Gecenin sesi yoktu.
Vakit bana, Sensizliği gösteriyorken. Akrebin uykuya daldığı, Yelkovanın ise Ebediyeti beklediği bir özlemde: Nefesinin o büyülü güzelliği doluyor! Odalarıma… Ne denmeliydi Ya da ne yapmalıydı Gidişinden sonra Hiç bilmiyordum. Kadehime bir elem katıp Saatleri karanlıklara emanet ettiğim Bir keder de: Satır satır ezberlercesine okusam bir romanı Yine de unutabilir miyim seni? Hayır asla. Ya da beni gülmekten helak edecek Bir filme baksam Öyle boş boş Bir an bile hatırımdan çıkabilir misin? Hayır asla… İşte, adı yoktu Gönlüme bir bebek gibi düşürdüğün Bu sevdanın. Zaman hangimizi haklı çıkarır Bilemem ama Galibi yok bu ayrılığın. Ne sen çok mutlu olabilirsin Başka bir kalbin Arnavut kaldırımlarında. Ne de ben acılarımla kavrulduğum Amansız bir hüzünde Yeniden tadabilirim, Mutluluk denen yarınlarıma yabancı Bir duyguyu… Bak! Gün, yine asıyor kendini. Hayat, gökyüzünün iskemlesine Tekmeyi atıyorken; Bense sensiz bir hiç yüreğimi kaplayan Gecenin karamsarlığında: Dalıyorum öylece! Gözbebeklerimden öpen hayaline Ve sesinin gezindiği Sıvası dökük duvarlarıma sarılarak Yaşatıyorum seni, Tenimin her hücresinde Hayır, asla demeden… şiir işçisi... |