Devri Âlem
Korkmuş çocuk gibi sığınırken kokuna
Saçlarına kaç göz kondurdum Bu gece bir bilsen. Kâh ummanı seyre daldım, Kâh çelişkilerin girdabın da kaldım. Ben sürüncemelerde kalmış, Kor alevlerde yanarken. Sen kim bilir uykunun kaçıncı nöbetlerindesin.. Ne çok isterdim şimdi, Tül kanatlı bir kelebek olabilmeyi. Ya da ne bileyim Bin bir gece masalların dan, Kaçıp gelmiş Elin de sihirli bir değneği olan bir peri.. Usulca süzülürdüm, Yarı açık pencerenden içeri. Biliyorum gördüğüm manzara , Hiç şaşırtmazdı beni. Yine sol göğsünün üzerine koymuşsun Çerçevesiz resmimi. Yüzünde bir tebessüm, Gönlün de huzur. Anasının göğsün de uyuyan, Bir bebekler kadar masum. Nasıl mutlu ederdi bu manzara beni. Bütün güzellikleri sana bahşetmek isterdim o an. Öpmelere kıyamazdım seni. Bir çırpı da odanın dört bir yanını Maviye boyardım. Tıpkı umutlarım gibi. Yatağını kırmızı gül yapraklarıyla donatır Bin avuç huzur, Bin avuç ta,sevgi tozu serperdim. Tıpkı bin bir gece masallarındaki gibi. Şakakları kırlaşmış anlına Sıcacık bir buse koyarken Odandaki aynaya da bir not düşerdim. // Ruhum esir düşmüşken ruhuna, Meşk’ lafında el âlem Oysa benim yegâne tutkum, Senin ruhun da devr-i âlem// |