GECİKMİŞ BİR İTİRAFI.İTİRAF SANA VE BANA DAİR Ne İstanbul kadar çok sevdiğim oldu Ne de aylardan Şubat’ı sevdim Gittiğin zaman Sustum en çok En çok güldüğün zaman sevdim seni Asude bir bahardı sanki sanki hayali bakır renkli bir geceydi hepsi Ve gençliğimi bıraktığım bu şehir bu şehir yamyam çığlıklarına karışmış bir uğultuydu kalbimi ağrıta bir ihtimal kalmışdı aklımda sana ve bana dair sustuğum zaman sevdayı hatırlatan ağlayarak okuduğum romanların sonunu getiremiyordum tuhaf tuhaf gülüyordu sonra çiçekler büyütüyordum biraz buruk türküler söylüyordum biraz boğuk hemzemin bir yara kapanıyordu hepsi bu Gözlerim yorgun gönlüm hasta Aşk diyordım Ne zor meslekmiş usta. İşte zencefil kokulu bir yalnızlıktı sadece sadece uzamasıydı gecelerin -ve bilmecelerin usta! Gecikmiş bir saatinde gecenin Yıldızları bir tesbih gibi dizerken çentik atıyordum kalbime hatırı sayılı günler için Ki kalbim "Can elmasım" Yazılar yazıyordum Gazetede fotğraflarım çıkıyordu -Benim Veremli Fotoğraflarım. ölümümü düşte gören dostlarım arıyordu Tebrik kartlarına boğuluyordum kara gün dostlarım neyleyim ama sen yoktun. II.İTİRAF ŞU BENİM KÖPEK YALNIZLIĞIMDIR Gece raylar uzardı trenler uzardı sessizce şubat bir cemre vakti kanatlandı düşlerim cebimde bir ayrılığın buzdan fotoğrafları -veremli fotoğraflarda" dona kaldı gülüşlerim trenler hep kara çalıyordu dumanlar hep kara bir mücrim bekliyordu yorgun istasyonları bir kampana çığlığı uzar yalnızlıklara bir kampana çığlığı ölümün ölüş vakti ve hayaller hayaller ki kalp kıran hayaller ki kor ateş ve keskin tütün kokusu siyah sükut renginde her dem ve mona Lisa’nın gülüşü bu kadar güzel değildi. III. İTİRAF YİNE YALNIZ SEN Belki şarkılar çalıyordur bir eski zamandan kalan bir tütsü bir koku bir hercai hülya gibi belki bir mısra olur sustukça dudaklarına saplana bir mahzun bir acemi bir unutulan rüya gibi Ben ellerin sevdim yalnızlık sonrası Ellerinle öldür beni ellerin ateş dansı kufi bir hat gibi son kez bak gözlerime varlığın bana ağır yokluğun baş belası trenler hep kara çalıyordu dumanlar hep kara bir mücrim bekliyordu yorgun istasyonları bir kampana çığlığı uzar yalnızlıklara bir kampana çığlığı ölümün ölüş vakti IV.İTRAF BANA DAİR Bu sloganlar bu çağa bu sevda bana değil som altından yataklar küskün kadın yankısı gözlerinde tuz var istersen biraz eğil "memleketim ve sevdiğim" uzak vefa şarkısı bu sloganlar bu çağa bu sevda bana değil gözlerim yorgun gönlüm hasta aşk diyordum ne zor meslekmiş usta önümde heykelleri var yeminlerin tövbelerin ve koltuğumun altında kitaplar hatıraları ölü şairlerin ve aklımda pürtelaş bir intihar ölünce bir ihtimal görmemeliyim böyle gittiğin zaman sustum en çok en çok ağladığımda on dokuz yaşındaydım yani bir şari parçasıydım şunun şurasında yakama klas bir duruş takıyordum her zaman uzun boyuma ve uçuklamış dudağıma kumral bir ıslıktı en çok yakışan ve hayaller hayaller önce tılsımlı bir öykü ve sıcak çocuk düşleri içimde saklı her an ve rüyamı dişleyen onun rüyası Ki onun sözlerinde gördüm duyduğum şiirlerin külde dirilişi gibi ne leyla’nın ibrişim renkli gülüşü ne aslı ne zin’in şarkısı Bu kadar güzel değildi V.İTİRAF SON OLANI SANA DÖNDÜM Sana kendimi getirdim ve ıslanmış kelimeler yalnızca bir şairim boyum endamım hepsi bu birde anlıma vurulmuş unutamadığım türküler birde kendimi getirdim kendimle beraber yüreklerin kokuştuğu bir çağdan -dimdik ve sapasağlam- zehir zenberek şiirlerimle bir mavera sonrası bir gül gibi kırılgan -beş yıl-yandım inSANA döndüm sana döndüm aşk yanmak mış asırlarca asırlarca yanmaya döndüm |