(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
avatar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
avatar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bakterilerce başlatılan bitkilerin kömürleşme süreci milyonlarca yıl sürer; Yer'in iç kesimlerinden kaynaklanan ısının, turbaların üstünde biriken çamur ve kumun yarattığı basıncın etkisiyle tamamlanır. Katman sıkıştıkça içindeki su ve gazlar dışarı kaçar; turba önce linyite (kahverengi kömür) dönüşür; linyit, genellikle kahverengi, yumuşak, yarı oluşmuş bir kömürdür. Linyit, daha sonra taşkömürüne dönüşür; madenkömürü de denen siyah renkli taşkömürü en yaygın kullanılan kömür türüdür. Taşkömürü de sonunda en sert ve bileşim bakımından katışıksız karbona yakın kömür türü olan antrasite dönüşür. Turbadan antrasite kadarki bu kömürleşme sürecinin hangi aşamada olduğu, sürecin başlangıcından bugüne kadar geçen zamanın uzunluğuna ve o bölgenin jeolojik koşullarına bağlıdır. Bu nedenle turba, linyit, taşkömürü ve antrasit, birlikte ya da ayrı ayrı yerlerde bulunabilir. Kömür alanı dev bir peynirli sandviçe benzetilebilir; bu sandviçin peyniri kömür, ekmeği ise kayaçlardır. Ama bu her zaman düz bir sandviç değildir; bazı yerleri bükülmüş ya da ezilmiş olabilir. Bunun nedeni, kömürün oluşum dönemindeki yerkabuğu hareketleridir. Damar, yüzeye çıkıp havayla temas ettiği yerlerde aşınmaya uğrar. Kalan kömürün büyük çoğunluğu, aradaki çukurlarda bulunur. Maden ocaklarının açıldığı bu çukur bölgelere kömür havzası denir. Bir kömür damarının yüzeyde göründüğü yere mostra ya da çıkma denir. Örneğin, Soma, Muğla ve Elbistan linyit yatakları yüzeydedir ve açık işletme denen bir maden kazı yöntemiyle kazılır.
önce hülyalarımız vardı gökyüzünde uçmak adına sömestre tatilinde aynaya bakar kendi resmimizi çizerdik güya o yıllarda dini bayramlar da şubata gelirdi, ütülü giymek adına Hamitçik'in kömürlü ütüsüne doldururduk
sobadaki odun közlerini yüklükten şilteler iner anamın çeyiz sandığından başka bir şey yok ütülenecekler altına koymaya öyleydi hayat
Bahtı teninden yanık bir serencamdı Bir ömrün bana giydirdikleri Kaçamadım şerrinden şamarından feleğin Daha tüysüz bir çocukken dilim dağlandı Yasaklarla korumaya alındı bütün düşlerim
Ardım sıra kurallar devriyeler gezerdi Başım üç numara traş trahomlu gözlerim Babamın ters-yüz ceketi gibiydi hayat Acısı bol bir ağıt gibi dururdu bedenimde Ya da sokaklarıma dar gelirdi.
Parçalanmış bir aynada büyüttüm kendi kendimi Kurşun eritilirdi başımda okunmuş sular içerdim Boynumdaki muskaya havaleydi bütün hâllerim
Hem takdir hem tekdirlik bir mektepliydim on beşimde Yağmurlar ve şarkılar kardeş gibiydi Şarapla tanıştığım rüzgâra bulaştığım bir takvimdi Hepsi bir şiirin eskizleriydi belki Sonraki yaralarıma sargı bezleri
Ten çıra olmamıştı yazgım henüz bakirdi Giz yüzle tanıştı sonra boynumu sıktı muska Bir tren yolculuğunda bozdum bekâretini
Sonrası âhir zaman kahır mevsimi Yenildiğim yıllardı kapılar kilitliydi Rüzgârsız kaldım dilim paslandı otuzumda Tezgâhlarda boylu boyunca ertelendim yarına Gözlerinin düsturuyla kırdım gecenin çemberini Kaç arkadaş daha silindi kütüğünden Notalara söz oldular, şiirlerle kutsandı isimleri
Kırk kere bozmuştum tövbemi kırkıma geldiğimde Sığınacak bir dergâhım da yoktu üstelik Biraz daha büyütmüştüm yaramı Bende gözlerin kaldı o şarkının sözleri Bu biraz da kendimi seninle tanımlamak gibidir Orda saklıdır dünyanın bütün hazineleri Kutlu bir mirastır elbet Bir ömür yetmez anladım Yazmak için bütün sen’leri
ÜTÜ
Ütülerim de ütülerim
Askıya bir pantolonla
Astılar mı bir gömleği
Diken diken tüylerim!
...
Hani bunun pabucu;
Darağacında bir ucu!
...
dedirttiniz ruhları koyunca içine.
Şaban Aktaş tarafından 1/11/2014 12:40:56 PM zamanında düzenlenmiştir.