KİEL DE SAAT 3
başını taşlara vura vura çırpıyordu
çalkantılı Deniz soğuğu soğuran ayaz ! Ay yüzünü çoktan salmış Deniz/e gözlerden akıtıyordu Pınar akışı süzek gurbetten sılama akar mı dersin ? artık gurbetin kucağı kucaklamiyordu anlıyormusun ? yanlızlığım çigerlerimde delici bir kama tümörlü düğüm melodisiz tutuşmuştu hasretlikler sinem de derin uzun havalı yanık bir türkü özlemi san ki ! bir horon ritmindeydi kangıran ayaklarım iç çelişkisi tek yön lü İlletişim araçları geçiyordu! sarmalanan karanlıklar üstün de çoktan çekilmişti el ayak keşk kurumasaydı bu saatta ses-soluğu,Martının pörtü-böçeğin vede göçmen kuşların sadece kulaklarda uğultusu kaldı bu kentin saat gecenin üçü K İ E L ! ve ben yapayanlız dıkine vuran voltalarımdı rengim uçuk..! rengim donuk..! rengim hissiz ! vede, ölümcül sarmaşık Kanser di yapışmıştı bedene çaresizcesine dilim lâllaşmıştı diyemediğim ilk göz ağrıma sır bu olsa gerek ! içimi kemiren bu saatta buraya getirten de o ! o idi ! o ! ne Ayın şavkı umrum da ne de Yıldızların derin kurgusu ama ! dilimde ki türkülerim daha bir ezgi varsın soğdukca soğsun çigerimde esen deli ayaz lar ? varsın ölüm borazanı çalacaksa çalsın başım gözüm üstüne umrumda değil.. ! dilime bir şiir dolandım hani yazdıklarımdan olsun istedim cinnetlik türkülerime vesile olur ! gider ayak gırtlak yırtarcasına Kadir Haktan TÜRKELİ |