Yokluğunu Kokluyorum
Köhne tenhalarda yokluğunu kokluyorum
Ve ne zaman çığlıklar birikse kalemimde Ruhumda var mısın diye seni yokluyorum .... Güneşin gölgesi düşerdi de gözlerine Ben ay karanlığında bedbaht duygularla Yıldız toplardım saçlarına Ve bir şiir miktarı Senin bakışlarında dinlenirdim Kitap yoksulluğu çeken kalabalıkların Yorgun yüreklerinde hapsolmuş münzevi duyguları Ben hissederdim yüreğimde Serin haziran akşamlarında Ve bir hiçlik duygusu çeken serçenin Kanatlarından örme şiirler yazardım sana Hiç boğaz manzaralı ilhamlar almadım ben Kurak bir iklimin şiir yazan genci oldum hep Ama gözlerin denizi aratmazdı Dalga dalga seni severdim Kağıdımın sahiline vurmuş hecelerinde Sen yoksun diye Hiç kadeh falan kaldırmadım Çay demledim şiir okudum En fazla en fazla hayaline kokladım Bir sigara molasında Ruhumun valizine Hece hece şiirler doldururdum Senin gözlerinin değdiği kaldırımlara çöker Efkar ezberlerdim Salı gecelerinde Ve köhne tenhalarda Senin yokluğunu koklardım Bir fakir şiir saatinde Yine mevsim bahar Ve yine bu mevsimde sen kokuyorsun Yine çiçekler sana bezenmiş Güller karanfiller menekşeler... Kalbinde filizlenmiş Ellerinden tutmak istemedim hiç Gözlerin ve bakışların yeterdi bana İçimde Beyaz bir at koşardı En naif duygularla sana Çok gece senin şiirlerini ezbere bilirdi Ve geceler senin gözlerinde çıkardı aydınlığa Benim yosun tutmuş satırlarımda Her satırımda Tahtımı sererdim ayak uçlarına Ve seni sorardım Deruni düşlerimde Fatih’tan kalma Bir kalenin burçlarına Ah ah Yine yokluğunu kokluyorum Ayak tozu soluyan Köhne tenhalarda... Yusuf Usuğ |