Veda-
Gecenin karanlığını aydınlatan, loş ışıklı sokak lambalarının bulunduğu bir sokaktan geçerken, köpek görmüş kedi misali atıyorum adımlarımı. Çocukluğumun en masum yıllarını çalan insanların acı çekmelerine, istemesem de şahitlik ediyorum.
’ İyi bir gün olabilirdi. Belki eskiye nazaran iyi, daha iyi. Kendimi kandırmayı bırakıp hayata gözlerimi açabilirdim.. Eğer ki şartlar daha başka olsaydı. Gözlerimi yıldızlara çevirip bende ’ Hayat Güzeldir ’ diye bağırabilirdim gökyüzüne doğru ’ güzel bir yazıydı, okumuştum bir yerde. Demek ki oda benim gibiydi. Belki de ben istemiyordum işlerin iyi gitmesini. Oysa yarım yamalak uykunun verdiği dingilliği, her gece aynı düşüncelerle uyumayı ve kalktığımda yapmacık bir ’ günaydın’ı seviyordum. Gerçekten seviyor muydum? Hayır, yine başladım işte. Bu bir veda mektubu olmalıydı. Konuyu saptırdım, tıpkı buruşturup attığım onca kâğıttaki diğer mektuplar gibi. Bu sefer hayatım boyunca ilk kez bir şeyi sahiplenmeliydim. Mesela; ölümü. Derin bir nefes almalı ve bırakmadan önce bu işi bitirmeliydim. Bugün daha erken kalktım, hatta uyumadım bile. İşlerimi çabucak hallettim sırf ölümü bekletmemek için. Fakat şimdi yine tökezliyorum. Yarım kalsın istemiyordum. Elimde kalem ve vücudumda hissettiğim namlunun soğuk ucu. Açıkçası ben beceremedim galiba umarsızca yaşamayı.. Mutluluğu bir çocuğun gözlerinde aramayı bilemedim. Kuşların cıvıltısındaki o dinmez coşkuyu duyamadım. Neyse, artık bunların bir önemi yok nasılsa. Şimdi, derin bir nefes almalı ve bırakmadan önce bu işi bitirmeliyim. -Elif Ağaç. |
melek kadar saf ve tamiz
duygularla yazılmış kutlarım