KISKANDI
Senin güzelliğin başıma bela
Adını yazdığım kalem kıskandı Şahit olsun bana şu arş-ı âla Tüm Dünya seyretti, âlem kıskandı Deldirir bu sevda, dağları, taşı Gerilmiş yay gibi, cananın kaşı Nasıl yaktı, nasıl, sevda ateşi Gönlümdeki közü, şule’m kıskandı Sevda pınarının, bulak, özünden Bal damlıyor ey sevgili sözünden Bir damla yaş düştü yâr’in gözünden Gül-i gülizarda, jale’m kıskandı Farkı yok bakışın cam göbeğinden Dağ yaptım sevgibi, aşk öbeğinden Işıklar yayıldı, göz bebeğinden Mah’ın çevresinde, hale’m kıskandı Sevda dedikleri, o son akın’ı Bilirim sinede, varla, yokunu Güzelim saçtığın, asil kokunu Çiçekler imrendi, lale’m kıskandı Oysa ki bu sevda, böyle kor dedim Göremeyen gözler, bakar kör dedim Turnalara, götür yare ver dedim Turnalar sevindi, selam kıskandı Lüzumsuz yürekte, olmasın sızı Erisin şu gönlün, kar ile buzu Bir huzur, mutluluk sararken bizi Hazan mevsimleri, elem kıskandı Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ Etek yazıları ŞULE: Alev, yalım, ateş alevi JALE: Gece yağan yaprakla görünen ince nem,çiğ MAH: Ay HALE: Ayın çevresinde oluşan halka,ağıl,ayla ÖBEK: Yığın, küme |