Kendini Nilleyen Nehir
kağıdın üzerinde uykuya dalmışken şiir
yolculuksuz duran yüzüm dile gelmeyen düşlerin yorgunluğu gece yarılarının rimellerini akıtırsa göğsünün sıvaları altında eziliyorsa hüznün bilirim damarlarına kadar küstüğünü alçıya almak gerekecek gerçeği yosun tutan grev demektir bu ey dudağımın içi, harfleri yuttun mu kim konuşur senin yerine gökyüzü soğudu rüzgâr dümdüz parçalı bulutlu bir şarkıyı uyandır dertleşsin seninle suskunluğun aşksızlığındandır kupkuru bir şehrin her sokağında ağlanabilir bir sağanak başlayabilir aşka fısıltıların üşüyebilir bu saatlerde damağındaki kesik, paslı bir rüyayı hatırlatır yere göğe sığdıramadığın sonsuzluğa zehir zıkkım kusarsın kıyametini yalana ayarlı yüzyıllık kimsesizlikten kaçış yok doğudaki yangın yaşlanmıştır hâlâ ninnisizdir çocuklar geleceğe sosyal devlet ilgisizdir susma hakkını kullanıyordur Tanrı müsvedde kitabelerde okunur inanç Tanrı ve inanç arasında sıkışmıştır sevgi ücretini ödeyememişsindir göğün altının ardından koşup yetişemediğin sözlerin kaba haliyle kalır, işleyememişsindir sana bakarım senin suskunluğun gölge artık biraz efkar biraz cesarettir ömür durma gülümse sönük gülme teninden fırlatır gibi kahkaha at ileri demokrasi denilen kırışıklığı dümdüz eder gibi korkak ilerlediğimiz devrim hatırlayamadığımız ütopya gıcırtısını duyduğumuz ölüm kalbinin görkemi ile tanışsın yaşamak bir inattır kardelen mevsiminde gözlerinin en cümbüş yerinden bir ricam var yeni bir bakış bul bulutlarla yarışır gibi göğe bak ufukta renkleniyor sezgi buğulu ağzın bir ömür macera bu kuru şehri düşlerine bandırıp bandırıp ye evcilleşmesin isyanın inadımıza bir isim verelim nilgün... şahane serserim kalbim benim nice senelere.. |
yeni bir bakış bul
Bakış bulunmamalı bence içerden taa içerden kendiliğinden gelmeli...