ışıksız gölgeler..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın sen ve ben
ışıksız gölgelerdik eteklerinde dağlarımızın toz gibi dağılan ve yakan bazen buz gibi... sen güzeldin ve ben kimsesiz sayfalarca şiirler biriktirdim sana/ sadece sana aynı oda’da aynı renkler içinde buldum seni mavi ki ben terli bir yazdan dönüyordum, sildim/ ışıksız gölgeler içindeki dileğimi kirlenmiş bir son/bahar kadar belirginken üstelik boş kaldı yazılmamış sayfalar/ım çizilmemiş Atlaslar keşfetmeye benzer bu yarım harfler ve yarım uçurumlar dokun sırtına eğer yapabilirsen ve çek içine parmak uçlarını/kokla gülüm/se şşşşş tamam biliyorum mızıkçı ve küskün iç savaşa benziyor yüzüm ölülerim ve ölüleriyle murabba/ ve kalan sağlarım BİR pişman refleks silik bir ANı kadar şimdi unut/malıyım hepsini en hüzünlü mezarlığım kasık ağrılarım değil sanki (?) kendini izliyorsun biliyorum kendim gibi omuzlarından aşağısını (ellerin/ellerim) ve esirge beni/ beni bağışla yenemiyorum/ eksik susmalarımda eksik kalan heveslerimi tabirsiz rüyalarımdan uyanıyorum bu yüzden/terli adı sana benziyor/bazen bazen bir renk kadar sıcak bazen kekre/ yutkunamadığım bir tat kadar seni hissettiğim bir yerdeyim biliyorsun bunu ruhumun ete ve kemiğe büründüğü özür dilerim/çokça delik deşik bu yüzden bebekleri gözlerimin inanmıyorsan bir daha b-ak şayet dayanabilirse parmak uçların öyle ya yol yürümek öğretir ve değişir bir yol böyle... kan yürür sıcak ve damarların genişler sonra açılır kefenlenmemiş gözlerin hayır/ sustur içini bile (içini yerim dedim de kırıldı yüzüm) sen ve ben ışıksız gölgelerdik eteklerinde dağlarımızın toz gibi dağılan ve yakan bazen buz gibi beni al beni tut ve kavra/ıslat avuçlarında terinle sürt saçlarına bir meltem başka ne işe yarar/serin al beni/ ve çek içine/derinlerine çıkar kuyularımdan/kuytularımdan tabiri yapılmamış bir kelime kalmasın diye şiirlerinde al beni/ ve saçmala/sınırsızca olmadık kaza gibi anlat neden sevdiğini ki sesim/nefesim tenine çarpıp kırılır nasılsa... (...) |