Ayaz
üşürdük ya hani dersaadet akşamlarında
bir cekede iki kol olurduk avuçlarımız sarılırdı birbirine ayaz kıskanırdı bizi… kıskanırdı ayaz heybetli rüzgarları çağırırdı rüzgar kanatlarımızdan tutar savururdu bizi, şikayet etmezdik deliye dönerdi ayaz… vapurların yamaçlarında gezinirdik martılar bize simit atardı toplardık kanatlarımızın altında sultanahmet güvercinleriyle felekten geceler çalardık... anlamsız kuyruklara müdahil oluşlarımız vardı umarsızca nereye çıkarsa çıksındı kördüğüm gibiydi avuçlarımız arasında kaygılarımız ezilirdi saatleri de askıya alırdık… sarhoş bi’ pusulamız vardı evin yolunu sormaya utanırdık ama ölü kaygılarımızı diriltmezdik hiçbir zaman avuçlarımız zaten evindeydi… ayaz kıskanırdı bizi kıskanırdı üşümeyişimizi hasetten yanar kavrulurdu yaz gelirdi sokaklara… yaz gelirdi ayrılırdı avuçlarımız ve sen giderdin… sen gidince cekedin bir koluna öksüzlük düşerdi bir koluna ben düşerdim üşürdük yaz günü ayazı sevindirirdik… Attilâ Edri |
Nice kıskanılacak sevgilere ve şiirlere