Mektup 4Mesut, Hasan öldü, sizlere ömür… Bin yıllık davada her şey sır kaldı.. Son sözlerini kim anladı bilmem? Ak alnında bize miras nur kaldı.. Dedi: Bu emanet mukaddes yüktü. O günde beş vakit boynunu büktü. Çektiği çileler bizden büyüktü. Akşam geçti, yatsı güne kör kaldı.. Kurumaya yüz tutmuşken kafile, Çınarı titretti ama nafile, Kökler güne çıkıp sundu defile. Göze geldi, söylemlere ar kaldı.. Gençtik, devir: bilgisayar devriydi. Hasan yiğit amma biraz fevriydi. Klavyenin sitemiydi, cevriydi. Yol üstünde dipsiz kuyu, hor kaldı.. Susmadı, haykırdı gerçek doğruyu. Dindirelim dedi dinmez ağrıyı. Yoğurmaya çalıştı hep eğriyi. Köz içinde, kan içinde ter kaldı.. Mesut, Hasan öldü, anlıyor musun? Ondan kalan sesi dinliyor musun? Kalk oğlum ayağa, günlüyor musun? Yan gelip yatandan bize pir kaldı.. Mesut, ne kırk gündür, bizi biz yaptı. Hasan geldi gitti Allah’a taptı. Kimdir Hasan’ların yolundan saptı. Mesut, pervaneler artık hür kaldı.. Dünyevî’yim kulu olmaya kuldur. Tut elimden Mesut, ağanı güldür. Haydi can gardaşım, istersen öldür. Bende gönlü dolu, bomboş ser kaldı..! |