Kasımda Bir Gün...........
Yıllar önceydi,
Henüz kasımpatıları yeni uzanıyordu göğün ayazına Camlarda güneş usul usul oynaşıyordu göğün mavisiyle Hiç tanımadığım bir sokak Sıcacık ve hüzünlü bir evi saklıyordu Sabahı karşılayan yüzünde Eskiden kalma bir kadın portresi Sancılarıyla yaslanıyordu pencerenin pervazına Kim bilir, belki de Sönmemiş sokak lambalarının aydınlığında Ortak acılara şahit olan Kasımpatılarının yaralarını sarıyordu. Aslında yüzlerce hikâye saklıydı o evin merdivenlerinde Her şeye tanık basamakları Küçük bir çocuğun özlemleri adımlıyordu Sevişen ışık huzmeleri Sırdaştı bir genç kızın rüyalarına Ne çok kenar süsüne sahipti Gözlerinde sakladığı hatıra defteri Bir çöl yangını Loş odanın balkonundan geçen Ganj nehri ile sönüyordu Devrimci şarkıları kızıl güne karışıp Avuçlarımızdan süzülen haksız gidişlere Ağıtlar yakıyordu Anlamsız susuşlar Yaşanan bu fotoğrafta Kimse görmeden ağlıyordu. Ne zaman göğsümde bir sızı duysam O sokağın penceresindeki kadının Gizemli bakışlarını hatırlıyorum, Sürgün bir melodiyle karşılaşmaktan Cezalı bir çocuk gibi korkuyorum Bunun için Sabahçı kahvelerinin yanından Tahta masalı eski meyhaneye soluksuzca koşuyorum, Kırık notalarla avunan Sarhoş nağmeler karşılıyor beni Tanıdık bir yüz arıyorum Yorgun ve tek çiçekli masalarında Günahsız cümlelerimle Göğsümü yırtan kelimelere ihanet etmeden Ya aşkı kurtarıyorum Ya da yitmiş umutlara dokunan Saf bir çocuk oluyorum. Şimdi Sonsuzluğa düşen sırların Tanıdık isyanlarıyla yaşıyorum İçimin sesini duymuyorum Bu öyküyü yeni baştan okurken, Parkta oynayan çocukların eskimiş çığlıkları heyecansız artık Camdan yansıyan gizemli yüz Sevinçlere küskün Menekşelerde eskisi kadar güzel değil Acımasız zamanda Kasımpatılarının üşüdüğünü de biliyorum Ama ben O sokağa hep geliyorum Kalbimin kıyametinde Derin izlere dokunmadan Bir sigaranın dumanına sokulup Kasımdan bir günü Dudaklarımda sevgiyle kafiyeliyorum. Zeynep Nilgün Gökçeöz |
hüzünü örter
yüreğin neşeli saglıklı kalsın
sevdiklerin hep yanında olsun