sana doğuyorum usulcaşimdi son bahar kederiyle sarılıyorum yokluğuna ve seni sevdikçe kendimde bitiyorum kendimde bittikçe yeniden çoğalıyorum aşkına haydi bir daha vur beni sil baştan bir daha gözlerinle yüreğimi kundakla ki gözlerimi kapatsam da yokluğuna yüreğim de hiç eksilmiyor sevdan ama neye yarar dar ağacında can çekişirken umutlarım sesin yankılanıp durur yine odalarımda penceremden el sallar gölgen geceler boyu ah keşke yokluğun ecelim olsa biliyor musun? bir çocuğun anasını özlemesi gibi özledim seni başarabilirsen kanatmadan çıkarıp al sevdanı bağrımdan bak yine sana yumuyorum gözlerimi sesinin ahenginde uyutuyorum kendimi usulca yaralı yüreğim bir yangın yeri ben sana sustukça haydi sen sakla gölgeni bakışlarımdan insan ne zaman ölür biliyor musun? umutlarının tükendiği an bir bilsen düşlerim ne sancılı iklimlerden geçti kırık bir yalnızlığa bıraktım kendimi zamanla yılgın günlerden yorgun düştü bedenim söyle kaç ömre bedeldir yokluğun acaba hayli vakit geçti sesini duymayalı saymadım kaç hazan geldi kondu dallarıma en son hasretine bulanmıştı ellerim yüzüm deli bir yangın olup ta yaktın amansızca ne yana baksam tek sen oldun karşımda güne seninle uyanmaktan vaz geçmedim ki asla gece yine tek sana kapadım gözlerimi rüyalarıma girip uykularımı süsledin ara sıra şimdi bir hasret türküsü geçer içimden bir umudun peşine takılırken düşlerim umutsuzca ki ben sana bu kadar hasret yaşıyorken açmadan solar bahar da goncalarım usulca şimdi umutsuz bir ümitle sığınıyorum sana sana sığındıkça kendi içimde tükeniyorum acılarımla ve ben kendi içimde tükenip durdukça sil baştan doğuyorum aşkına ay/su |