BÜYÜKLERE MASALLAR
Büyüklere Masallar.
Beklenen gideli kaymakta zemin Milyonlarca âşık yol gözlemekte Bedeli ağırmış solan gizemin Dev gibi küheylan tökezlemekte -Beklenen gideli kaymakta zemin Tarih iyi bilir göç yollarını Kimden ne götürmüş, kime ne vermiş? Kundaktaki çınar aç kollarını Fırtına dalları çıplak severmiş -Tarih iyi bilir göç yollarını Duyulmayan çığlık bitpazarında Anlaşılmaz bir dil, bir kırık aksan Varlıktan kırıntı yok mezarında Bir varmış, bir yokmuş her kime baksan -Duyulmayan çığlık bitpazarında Cinler diyarında çirkin bebeler Gırtlağından tutmuş oyun çağını “Andıç” ağacına korku sobeler Kaptırmamak için oyuncağını -Cinler diyarında çirkin bebeler Orda cevapsızdır tüm bilmeceler Manayı susturur, maddedeki ses Etrafında boşa dönmez cüceler Sökül neyin varsa pamuk prenses -Orda cevapsızdır tüm bilmeceler Karanlık çökünce kalkar peçeler Kuzular uluşur gece yarısı Gece cadı, gündüz kraliçeler Başlık dokuyorlar kahır sarısı -Karanlık çökünce kalkar peçeler Yarasalar işler sır zamanları Zehirli sarmaşık filizlerinde Pusular, korkaklar kahramanları Fare yuvaları fil izlerinde -Yarasalar işler sır zamanları Saltanat çiçeği dört başlı yılan Bir pusat gölgesi bulmuş sığınmış Omzundan bakınca insan sayılan İblisin müridi yığın yığınmış -Saltanat çiçeği dört başlı yılan Turnalar kovulmuş öz vatanından Ardıç tahtasında yatan kaf dağı Zümrüdü Anka’nın yürek kanından Doldurulan şerbet, içilen ağı -Turnalar kovulmuş öz vatanından Elveda inançlar, düzen hoşça kal Canavar sabırsız, önünde önlük Taşıyor binlerce başıboş çakal Taze kan sıcacık, cesetler günlük -Elveda inançlar düzen hoşça kal Maymunlar, maymunlar her zaman hazır Kargalar çağırır akbabaları Öz yavrularının postunu kazır Lokma kapabilmek tek çabaları -Maymunlar, maymunlar her zaman hazır Üstte şahmeranın başı sıkışmış Alttan kuyruğuyla satranç oynuyor Koridorda filler tıkış tıkışmış Kapının önünde piyon kaynıyor -Üstte şahmeranın başı sıkışmış Rüzgâr ateş taşır, bulutlar çakıl Yıllardır rahmetin yağmayası var Katran kuyusundan çıkamaz akıl Bütün beyazların kara yası var -Rüzgâr ateş taşır, bulutlar çakıl İksir yoğurmakta aksakallı pir Engerek zehriyle Ay ışığından Güller açtırırken dişinde vampir Tüm renkleri sağıp gökkuşağından -İksir yoğurmakta aksakallı pir Çekilir toz duman rüzgâr dinince Erir mor dağların karları erir Hakikat hesabı inceden ince Kim murada erer zaman gösterir -Çekilir toz duman rüzgâr dinince Bir varmış bir yokmuş gerçek tam da bu “Var”lık köpük taşı, “yok” duvarında Ve “yok” varlık için yıkılmış tabu Dikiş tutmaz yırtık beyin zarında Bir varmış bir yokmuş gerçek tam da bu. Şefik Tiryaki |